Halkların Birleşik Devrim Hareketi 5. yıl dönümünü geride bıraktı. Mücadele de 6.Kavga yılına girildi.
Toplumların tarihine baktığında 5 yıl çok uzun bir zaman değildir. Elbette bir zaman dilimi için değerlendirme yaparken o zaman dilimi içerisinde gerçekleşenlerin siyasal topografyada kapladıkları alanı ve etkilerini de değerlendirmek bizlere daha doğru değerlendirme yapma olanağı sağlar. Örneğin John Reed’in “Dünyayı Sarsan 10 Gün” romanı tam da böylesi bir tarihsel momentumu işaret etmektedir. Ekim devrimi dönemini anlatan 10 gün belki de 10 yıllara hatta 100 yıllara bedel bir tarihsel aksiyon eyleminin finalini anlatmaktaydı.
Birleşik devrim mücadelesi açısından da böyle bir değerlendirme yapabiliriz. Geride bıraktığımız 5 yıl dolu dolu yaşanan bir 5 yıl olmuştur. Her aşamasında devrim ve karşı devrim güçleri arasındaki mücadelenin bütün şiddetiyle yaşandığı bir tarihsel dönem olmuştur.12 Mart 2016′ da kuruluşunu Medya Savunma Alanları’nda ilan eden Birleşik Devrim Hareketi eş zamanlı olarak İstanbul Gazi mahallesinde 12 Mart Gazi ayaklanmasının yıl dönümünde de bir ilan gerçekleştirmişti. Bu yönüyle hem gerilla alanlarında hem de kentlerde kuruluş ilanı gerçekleşmiş oldu.
Birçok iş için başlamak başarmanın yarısıdır derler. Kuruluş ilanı bu yönüyle Türkiye işçi sınıfında ve ezilen halklarda büyük bir heyecan yaratmış oldu. Sonrasında bu kuruluş ilanına uygun bir şekilde örgütlenmeyi geliştirmek ve ileriye taşımak konusunda kollar sıvandı. Gerilla alanına dönük olarak, kentlere dönük olarak ve genel faaliyetin yürütülmesine dönük olarak önemli görevlendirmeler yapıldı. Bu yönüyle yapılan görevlendirmeler temelinde HBDH’ın kuruluş çalışmaları içerisinde yer almış kurmay düzeyindeki yoldaşlar içerisinden bu 5 yıllık mücadele içerisinde ölümsüzleşmiş birçok yoldaş oldu. Hem yönetim düzeyinde hem de savaşçı düzeyinde birleşik devrim mücadelesi içerisinde şehit düşmüş bütün yoldaşları buradan bir kez daha minnet ve saygıyla anmayı görev bilirim.
Kuruluş süreci sonrasında Medya Savunma Alanlarında, Rojava’da, Kuzey Kürdistan’da, Türkiye dağlarında ve kentlerinde faşizmle Kürt özgürlük mücadelesi arasındaki savaşın boyutu, geçmiş 40 yıllık dönemin en şiddetli düzeyine ulaştı. Bu savaşın doğrudan ya da dolaylı etkileri Türkiye metropollerine de yansıdı.
Kendisini devrimci güçleri imha etme ve teslim alma temelinde örgütlemiş olan faşist iktidar bulunduğu bütün alanlarda devrimci güçlere dönük kapsamlı bir saldırı başlattı. Birleşik devrim güçleri bu saldırı sürecinde özellikle hedeflendi. Zira Kürt özgürlük hareketiyle ittifak ilişkisi içerisinde olmak ve bunu silahlı mücadele temelinde gerçekleştirmek iddiası Türkiye topraklarında ateşten gömlek giymek anlamına geliyordu. Faşist iktidar toplumsal muhalefetin ve devrimci örgütlerin Kürt Özgürlük Hareketi’yle yan yana olmasının kendilerine dönük yaratacağı senkronize yıkıcı etkiden büyük bir korku duymaktaydı.
Bu temelde birleşik devrim güçlerini tasfiye etmek tasfiye edemediği noktada zayıflatmak faşist iktidarın önemli bir politikası olmuştur. Yürüttüğü saldırılarla devrimci örgütlenmelerle kitleler arasındaki bağı en aza indirmek faşizmin hedefiydi.
Faşist iktidar bütün saldırılarına ve hukuksuzluklarına rağmen bu hedefine ulaşamamıştır. Geri de bıraktığımız 5 yıllık dönemde birleşik devrim hareketi kesintisiz bir şekilde yoluna devam etmiştir. Faşist iktidarın saldıları karşısında Medya savunma alanlarından, Kuzey Kürdistan dağlarına, Türkiye metropollerinden Karadeniz dağlarına, Amanoslardan Rojava topraklarına kadar birleşik devrim bayrağı kararlı bir şekilde dalgalandırılmıştır.
Birleşik devrim hareketi, işçi sınıfının, emekçilerin ve ezilenlerin öfkesi olmuştur. Kesintisiz bir şekilde birleşik devrim mücadelesi yürütülmüş, ödenen bedeller verilen şehitlerle mücadele her gün daha da büyümüştür. Bugün rahatlıkla söyleyebiliriz, birleşik devrim mücadelesi Türkiye ve Kürdistan topraklarında her gün daha da büyümekte ve güçlenmektedir. Geride bıraktığımız 5 yılda yarattığımız mücadele birikimleri 6. kavga yılında bizlere yol göstermektedir.
Dünya’da, bölgede ve ülkede yaşanan gelişmeler 2021 yılının birleşik devrim güçleri açısından belirleyici bir yıl olacağını göstermektedir. 2021 yılı devrim ve karşı devrim güçleri arasındaki mücadelenin daha da şiddetleneceği bir tarihsel dönem olacaktır.
Boğaziçi direnişi ve sonrasında faşizmin Gare yenilgisi faşist iktidarın kurmaya çalıştığı korku duvarının yıkılmaya başladığının ispatıdır. Birbirinden bağımsız bir şekilde gelişen işçi direnişleri faşist iktidarın bütün yasaklama çabalarına rağmen ısrarla devam etmektedir. 8 Mart sürecinde kadınların direnişi ve faşizmin elektronik kelepçelerinin parçalanması önemli bir devrimci çıkıştır.
Bütün bu gelişmeler düşünüldüğünde 2021 yılının faşizm açısından belirleyici bir yıl olacağını kavramak gerekmektedir. Birleşik devrim güçleri üzerlerine düşen tarihsel sorumluluğu yerine getirirlerse 2021 yılı faşizmin yenilgi birleşik devrim güçlerinin zafer yılı olacaktır. Başlamak başarmanın yarısıysa geri kalan yarası başarmak için çabalamaktan ve savaşmaktan geçmektedir. Birleşik devrim mücadelesi açısından başladığımız mücadeleyi zaferle sonuçlandırmak için bütün bileşenlere tarihsel bir sorumluluk düşmektedir.
“Faşizmi yıkalım özgürlüğü kazanalım” devrimci seferberlik hamlesi sürecinde HBDH’ın eylem gücü ve örgütlülüğü geçtiğimiz 5 yıllık dönem düşünüldüğünde oldukça güçlenmiş durumdadır. Gerilla alanlarında, milisler düzeyinde ve kentlerde devrimci kitle faaliyeti düzeyinde önemli mevziler elde edilmiş ve kazanımlar yaratılmıştır. 6. kavga yılında görev sokak sokak mücadeleyi büyütmek, birleşik devrim bayrağını gerilla, milis ve devrimci kitle faaliyeti temelinde zafere taşımaktır.