Tarihsel olarak özgürlük mücadeleleri tarihinde önemli dönüm noktaları vardır. Bu dönüm noktalarında özgürlük mücadelesini yürüten özneler doğru rol oynarsa hareket gelişir güçlenir ve daha sağlam zemine oturmuş olur.
Tarihsel olarak analoji yaparsak Filistin kurtuluş mücadelesi tarihinde Karemah muharebesi de böylesi bir tarihsel öneme sahiptir. İsrail siyonizmi 1967, 6 gün savaşında birçok Arap devletini yenilgiye uğratmıştı. Sonrasında bu özgüvenle Ürdün sınırları içerisinde bulunan Karameh mülteci kampına askeri bir operasyon düzenledi. Bu operasyon sırasında El Fetih gerillaları büyük bir askeri direniş göstererek İsrail ordusunu yenilgiye uğrattılar. İsrail askeri saldırısı karşısında silahlı bir gerilla gücünün askeri olarak direnebilmesi ve onu geri çekilmeye zorlaması o tarihte Filistin halkı ve Ortadoğu halklarının özgürlük mücadelesinde büyük bir moral olmuştu. Karemah muharebesi Filistin mücadelesine önemli şeyler öğretti. Her şeyden önce özgürlük mücadelesinin askeri olarak direnişle ayakta kalabileceği ve Filistin davasının Uluslararası prestij kazanmasında bu zaferin payı büyük olmuştur. O dönem El Fetih lideri olan Yaser Arafat bu zafer sonrası elde ettiği prestijle Filistin Kurtuluş Örgütü’nün lideri olmuştur.
Bugün Gare zaferi de Türkiye ve Kürdistan halkları için benzer nitelikte bir etkiye sahip olabilir. Burada belirleyici olan birleşik devrim güçlerinin bu askeri zaferi nasıl değerlendirebileceği ve bundan nasıl güç alacağıdır.
Sonuç olarak gerilla kendisinden teknik olarak çok üstün olan bir askeri gücü irade ve devrimci eylemin gücüyle başarısızlığa uğratmıştır. İşgalci ordu Gare alanını işgal etmek için 41 adet savaş uçağı ile hava saldırısı başlatmış, bu saldırıda onlarca keşif uçağı kullanmış ve onlarca savaş helikopteri kullanmıştır. Uçar birlik adı verilen askeri birlikler helikopterlerle Gare’ye indirilmiş arazi hakimiyeti sağlanmaya çalışılmıştır. Ancak yaşanan çatışmalarda gerilla tarafından kontrol altına alınan işgalci ordu ağır kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kalmıştır. Eğer hava biraz yağmurlu olsa ya da mevsim kış olmasa dolaysıyla yapraklar açmış olsa işgalciler açısından kayıplar çok daha fazla olacaktı. İşgalcileri daha ağır bir hezimetten kurtarmak mevsim şartları ve operasyonun hemen bitirilmesi oldu.
Faşist iktidar bu işgal saldırısında başarılı olsaydı. Kendi cephesinden büyük bir prestij kazanacak ve sonrasında ülke siyasetinde toplumsal muhalefeti daha güçlü bastırma yoluna gidecekti. Gelinen aşamada Gare işgal saldırısı büyük bir askeri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Gerilla tarihsel rolünü oynayarak büyük bir askeri zafer kazanmıştır. Faşist iktidarın yaşadığı askeri başarısızlığı daha da derinleştirmek birleşik devrim güçlerinin görevidir.
Bütün faşist ve gerici rejimler ülke içerisinde çelişkiler derinleştiğinde çözümü dışarı da bir savaş arayışında bulurlar. AKP-MHP faşist rejimi de böyle yapmıştır. Ülke içerisinde yaşanan gelişmeler düşünüldüğünde iktidarın ülkeyi yönetmekte zorlandığı açıktır. Başarısız bir ekonomi ve yoksulluğun arttığı bir çalışma yaşamı içerisinde işçi sınıfı ve emekçiler cephesinden muhalefetin sesi daha güçlü çıkmaktadır. Gare işgali bu yönüyle aynı zamanda toplumsal muhalefeti susturma ve teslim alma operasyonuydu.
Gerillanın görkemli direnişi faşizmin bu hesaplarını bozmuştur. Türk devletinin çok dillendirdiği keşife ve tekniğe dayalı savaş propagandası Siyane köyü civarındaki bir Şikeft’in(Mağara) tünellerinde yerle bir olmuştur. Yüzlerce askeri sınırlı sayıda gerilla gücü karşısında 3 günlük operasyonda onlarca kayıp verirken gerilla büyük bir prestij kazanmıştır.
Şimdi Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerinin tarihsel görevi Gare yenilgisiyle daha da zayıflamış olan faşist rejimi yıkmak için mücadeleyi daha da yükseltmektir. Askeri açıdan başarısız olan bir faşist iktidar benzer saldırıları inatla tekrarlamak isteyecektir. Faşist rejimin hesabında Kürt’lerle savaş siyasi topografyada ona kazandırmaktadır. Bu sayede ülke içerisinde toplumsal muhalefeti parçalamakta ve kendi iktidarını tahkim etmektedir. Gare yenilgisi sonrasında faşizm cephesinden HDP ve demokrasi güçlerine dönük olarak yaratılmaya çalışılan linç iklimini böyle okumak gerekmektedir.
Şimdi gerillanın Gare zaferi ve faşizm cephesinden Gare yenilgisi sonrasında birleşik devrim güçleri bu atmosferi doğru değerlendirmelidir. Faşist iktidar açısından dışarıda yaşanan askeri başarısızlık içeri de çelişkileri daha da derinleştirecektir.
Birleşik devrim güçleri Türkiye coğrafyasında faşizme karşı özgürlük mücadelesinin bayrağını yükseltmelidir. Gün faşizmden hesap soran gerilla, milis ve devrimci kitle eylemlerine hız verme zamanıdır. Faşizmin anladığı tek dil devrimci eylemin dilidir. Gerilla direnişi bir kez daha birleşik devrim güçlerine önemli bir fırsat sunmuştur. Faşist iktidarın Gare’de yaşadığı askeri başarısızlık onun çözülme sürecini hızlandıracaktır. AKP-MHP ittifakının yeni askeri işgal ve savaş politikalarına yönelmesi ihtimal dahilindedir. Faşizm gelinen aşamada savaş ve işgal politikaları olmadan ayakta duramayacaktır. Faşist iktidara toparlanıp yeniden saldırıya geçme olanağı vermeden birleşik devrim güçleri inisiyatif almalıdır. Faşizmin yenilgisi için her cephede mücadele etmek ve devrimci taarruz içerisinde olmak şarttır.