• FORUM
  • İLETİŞİM
26 Mart 2023
  • Giriş
Halkların Birleşik Devrim Hareketi
  • Açıklamalar
  • Bileşenler
  • KBDH
  • Gençlik
  • Eylemler
  • Birleşik Devrim Dergisi
  • Şehitler
  • Forum
  • MATERYALLER
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster
  • Açıklamalar
  • Bileşenler
  • KBDH
  • Gençlik
  • Eylemler
  • Birleşik Devrim Dergisi
  • Şehitler
  • Forum
  • MATERYALLER
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster
Halkların Birleşik Devrim Hareketi
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster

İmera Fera Yeşilgöz: “Kurtuluşumuzun Önündeki Bentleri Yıkalım!”

11/03/2023
FORUM
0
0
PAYLAŞIM
45
GÖRÜNTÜLEME
Twitter'da paylaşFacebook'da paylaşWhatsapp'da paylaş

Değerli halkımıza ve okurlarımıza; “İmera Fera Yeşilgöz: “Kurtuluşumuzun Önündeki Bentleri Yıkalım!” başlıklı yazı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nden önce kaleme alınmıştır. Ve devrimci savaş alanlarındaki savaşın yoğunluğu nedeniyle bizlere geç ulaşmıştır. Yazının içeriğinde yer alan bazı cümleler bu nedenle “gelecek” bir tarihe yönelik ifadeler içermektedir.

Her yıl 8 Mart’ı dünyanın bir yerinden daha iyi bir yaşam için yükselen direnişler ile karşılıyoruz. Bu yıl 8 Mart’a; İran’da “ahlak polisi” adı verilen irşad devriyelerinin “düzgün örtünmediği” gerekçesiyle Kürt kadın Mahsa Amini’yi gözaltında işkenceyle katletmesinin ardından İran ve Rojhilat Kürdistan’da kadınlar öncülüğünde başlatılan ‘JİN, JÎYAN, AZADÎ’ başkaldırısının toplumsal özgürlük istemiyle birleşerek faşist Molla rejimine karşı sürdürülen mücadelenin ve AKP-MHP faşizminin Başur, Bakur ve Rojava Kürdistan’a yönelik işgal operasyonlarının, bu operasyonlar da kullanılan yasaklı kimyasal silahların hesabını sorma iradesiyle Kürdistan’a düşen ateş ile Türkiye metropollerini tutuşturma kararlılığıyla Mersin/Mezitli’de faşizmin kolluk kuvvetlerine vuran HPG gerillaları Ruken ve Sara yoldaşların fedai eylemlerinin yol göstericiliğinde yürüyoruz.

AKP-MHP faşizmi, her kesimden yükselen özgürlük mücadelelerinin üzerinden asfaltı ezen silindir misali geçmek istemektedir. Silindirin asfalta uyguladığı basınç gibi tüm muhalif kesimleri şiddet basıncı ile sıkıştırarak ezmek, iktidarının yolunu düzlemek istemektedir. Her yönüyle kokuşmuş bu iktidarın varlığının devamlılığı en başta kadınlar olmak üzere tüm ezilenler için yok olmak demek olacağı bilinmektedir. Bu anlamda da yapılması gerekenin faşizmin karşısına faşizminden daha güçlü bir devrimci mücadelenin örgütlenmesinin zorunluluğu olduğu açıktır. Bu faşizmin şiddetine devrimci şiddet ile karşılık vermektir. Peki nasıl yapılacak?

Devrimci mücadeleyi, devrimci kadrolar örgütler. Devrimci kadroların birleşik niteliği toplam da mücadelenin niteliğini belirler. Mücadeleyi örgütleyen kadro, mücadele ile birlikte kendini de mücadelenin sonu gelmez ihtiyaçları karşısında sürekli örgütler. Böylelikle mücadele kadronun niteliğinde değişim, gelişim meydana getirir. Devrimci kadro ile devrimci mücadele doğru orantılıdır. Kadronun niteliksel artışı, mücadelenin niteliksel artışını sağlar. Burada mücadelenin niteliksel artışı olarak terazimizi militanlaşma ile kuracağız.

Faşizm, şiddeti iktidarını koruyabilmek, karşısında duran her türden muhalefeti yok etmek için kullanır ve bunun bir ölçüsü yoktur. Dolayısıyla şiddet faşizmde bir araç değil amaçtır. Milletvekillerini esir olarak zindanlara hapsetmesi; uyuşturucu tacirlerine, çocuk istismarcılarına cezasızlık; kayyum atamaları; ezilenlerin her türden hak ve özgürlük istemi için gerçekleştirilmek istenen gösteri ve yürüyüşlerin yasaklanması; zindanlarda tutsaklara işkence ve katliam uygulamaları; sınır ötesi işgal operasyonları ve bu operasyonlarda yasaklı kimyasal silah kullanımı ve dahası…

Ayrıca kadına yönelik şiddet için bir paragraf açacak olursak; kadın katillerine, tecavüzcülerine cezasızlık, kadın kurtuluş mücadelesinin kazanımlarına topyekün saldırı, İstanbul sözleşmesinin iptali, kadın gerillalarının cansız bedenlerine uygulanan işkence, 8 Mart feminist gece yürüyüşünün yasaklanması ve dahası…Kadınlar faşizme karşı mücadele ederken ayrıca patriyarkal kapitalizme karşı da mücadele vermek zorundadır. Ve bu mücadele erkek devletin “serbestlik” alanlarını aşarak verilmelidir. Alanlarımızı kendimiz kazanmalı ve korumalıyız. Zor ve şiddet kullanmadan başarabilme mümkünlüğü aramak ise bir ütopyadır. Faşizme karşı mücadele de zor ve şiddet devrimci mücadeleyi ve özelde de kadın kurtuluş mücadelesini büyütecektir. Gerekli olan cürettir. Tarihimiz cüretkar militan kadınların cesaretli militan eylemlerinin tarihidir. Açığa çıkaracak olan güç örgütlenmedir. Örgütlenmek için, kişi en önce kendini varmak istediği hedefin temsili haline getirmelidir. Yani örgütlenme için önce kendimizi örgütlemeliyiz. Oluşturmamız gereken sözümüz ile eylemimiz arasındaki tutarlılıktır. Söz ile eylem birleşikliğini somutlayacak olan militan devrimci kadrolardır. Kararlılığımızı büyütmek, örgütsel gücümüzü kitlelerin gücü haline getirmek, başarmak(düşmanı geriletme, yenme ve mevzi kazanmak olarak başarmak) istiyorsak eylemimizi gücümüzün nişanesi olarak ezilenlerin yüreklerine cesaret, düşmana ise korku olarak işleyebilmeliyiz. Tıpkı HPG gerillaları Ruken ve Sara yoldaşlar gibi. Ruken ve Sara yoldaşların devrimcileşmede ulaştıkları düzey, fedaileşmede yaşadıkları derinlik ve tüm bu niteliklerini cisimleştirdikleri Mezitli eylemleri bu yazının yazılma nedenidir. Yoldaşlarımızın pratiği hem devrimci kadın kadrolar hem de devrimci mücadele, kadın kurtuluş mücadelesi için militanlık ölçülerini ileriye taşımıştır. Ruken ve Sara militan kadın devrimci kadrolar olarak, militan devrimci mücadelenin eylemini gerçekleştirdiler. Düşmanın iç güvenlik naraları attığı bir süreçte, sınırları aşarak düşmanın kolluk kuvvetlerinin merkezine vurdular. Kararlılık ve cüret, örgütlülük ve netlik ile neler başarılacağını gösterdiler. Cüret, sana sunulan seçeneklerin dışına çıkmaktır. Böyle bir iradenin öncelikli mücadelesi kendi sınırlarına karşı verdiği mücadeledir. Ruken ve Sara yoldaşların gerillalaşma iradesini kendi sınırlarına karşı verdikleri mücadele olarak anlayabiliriz. Fedai eylemlerini de cüretlerinin ete kemiğe bürünmesi olarak. Eylem görüntülerine baktığımızda an be an özgürlüğe yürürlerken ki tereddütsüz adımlarını izliyoruz. Aldıkları her nefesi başarı için soluduklarını, sıktıkları her kurşunda düşmanı yenmeye odaklandıklarına tanıklık ediyoruz. Son ana kadar tüm hücreleriyle partiye, değerlere, mücadeleye adanmışlıklarını hissediyoruz. Eylemleriyle zafere bir adım daha yakınlaşılacağına duydukları inançla bütünleştiklerini görüyoruz. Bizler de yoldaşlarımızın izinde devrimci taaruzu esas alarak devrimci savaşı sürdüreceğiz.

Mücadelenin öznesi devrimci kadın kadrolar olarak, Ruken ve Sara ile aynı dağlarda aynı mevzilerde silah tutmuş yoldaşları olarak bizler, Ruken ve Sara’nın devrimci cüretlerini, eylem iradelerini, düşmana büyük vurma netliklerini faşizme, patriyarkal kapitalizme karşı verdiğimiz devrimci savaşta bizi ileriye sıçratacak trambolin olarak esas alacağız ve kendimizi bu zeminden var edeceğiz.

2023 8 Martına giderken bu tramboline hepimiz basacak ve bizi sıçratmasına izin vereceğiz. Tramboline adım attığımızda ayakta durmak zorlayıcı olabilir. Lakin bir kere zıplayıp yıldızlara sıçradığımızda hissettiğimiz heyecan ve gücün kıyası başkaca hiçbir duygu ile yapılamaz. Kurtuluş için, özgürlük için bentleri yıkmalı, eşiği geçmeliyiz. Militan, örgütlü, barikatları yalnızca döven değil sınırları aşan, fedai bir mücadelenin bayraklarını şehirlerde yükseltmeliyiz. Örgüt zırhını kuşanmalı, şarjörlerimizi yoldaşlıkla doldurmalı, bombalarımızın fitili düşman merkezlerinin içinde ateşlemeliyiz. Bizden önce yıldızlara uzanan Kader Ortakaya gibi, Berçem(Yeliz Erbay) ve Ekin(Şirin Öter) gibi.

“Kurtuluş esaslı bir mücadelede; patriyarkal kapitalizme karşı kadınların adalet, özgürlük ve kurtuluş mücadelesinin araçlarını birbirinden ayrıştırmadan, örgütlenmeyi, öncüleşmeyi, taaruzu esas alan, zora dayalı olmalıdır. Zorun inşası da ancak patriyarkal kapitalizmin saldırılarına ve rollerine karşı, patriyarkal tüm kurumları hedef alan, militan kadın öncülerle hayata geçebilir. Patriyarkal kapitalizmin kadınlara çizdiği tüm sınırları zorlayarak aşan, silahlı kadın mücadelesinin örgütleyiciliğiyle erkek egemenliğin şiddetine ‘şiddetle’ karşılık verebilen öncüleşmeyle kurtuluşumuz mümkün.”(1)

Kader, kadınları köle pazarlarında satan, tecavüzü savaş yöntemi olarak kullanan IŞİD çetelerine karşı savaşmayı kadın kurtuluş mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olarak gördü. Kara çarşaflara hapsedilen gökkuşağını yeryüzüne saçmak için önce kendi içindeki sınırları aştı sonra da tel örgüleri yıktı. Kader, devrim mücadelemizin, kadın kurtuluş mücadelemizin sınır tanımayan cüretkar bir kadın öznesi olarak bilincimize, yüreklerimize, eylemimize kazındı.

Berçem ve Ekin, düzen içileşmiş, geleneksel tüm kadın rollerini reddederek özgür kadın kimliğinin inşasını kendi yaşamlarında gerçekleştirdiler. Devrim mücadelesinde üstlendikleri görevler ile fabrikalardan barikatlara, şehirlerden dağlara yaşamın ve savaşın her alanına sirayet ettiler.

Cinsiyetçi iş bölümünü pratikleriyle ortadan kaldırdılar, yaşamın ve savaşın her noktasına kadın rengini taşıdılar. İstanbul/Bayrampaşa’da çevik kuvvet otobüsüne gerçekleştirdikleri sabotaj eylemiyle düşman zabıtlarında ezberi bozan “tehlikeli kadınlar” olarak kayda geçtiler. Berçem ve Ekin sınıfsız, sömürüsüz, sınırsız dünya mücadelemizde cesaretleriyle, örgütlülükleriyle daima daha ileri cüretini bilincimize, yüreğimize, eylemimize işleyen militan devrimci kadın öncülerimiz oldular.

Tarihimizin cüretkar militan kadınların cesaretli militan eylemlerinin tarihi olduğunu söyledik. İhtiyacımız olan militan kadın kadrolar ile bu tarihi ileriye taşımak ve zafere ulaştırmaktır. Kılavuzumuz, tarihimizi oluşturan öncülerimizin, yoldaşlarımızın yaşam ve savaş pratikleridir, bizatihi kendileridir. Onların canlarıyla yaktığı ateşi harlamak ve o ateşi faşizmin, erkek egemenliğin her mevzisine düşürmek, küle çevirmek yoldaşları, kızkardeşleri olarak bizlerin görevidir. Ateşten yazılan tarihin oluşturucusu mor ateş kuşlarına bağlılık sözüyle, namlularını düşmanın ensesine dayayan tüm kadınlara, kadın komünarlara selam olsun. Dünya kadınlar günümüz kutlu olsun.

İmera Fera Yeşilgöz HBDH – DKP/BÖG Mart 2023

*(1) Devrimci Politika Dergisi, Sayı:2, Neoliberalizm, Kadın Emeği ve Özgürlük, Cemre Abrek, sf:55

Önceki Yazı

MKP-MK/SB: “Seçimlerde Stratejik Tavır ve Taktik Politikamız!”

Sonraki Yazı

HBDH YK: “7 Yılımızın Her Pratiği Zafer İçindir!”

HBDH

HBDH

Sonraki Yazı

HBDH YK: “7 Yılımızın Her Pratiği Zafer İçindir!”

HBDH Bayram Ali Akdeniz Milisleri İstanbul'da, HBDH'ın 7. Kuruluş Yıl Dönümünü Selamladı

SON EKLENENLER

HBDH Mazlum Doğan Milisleri: “Newroz Ateşini Amed’de Harladık!”

25 Mart 2023

HBDH Mazlum Doğan Milisleri: “Adana’da molotoflu eylemle Newroz’u kutladık!”

23 Mart 2023

HBDH YK: “BARAN SERHAT YOLDAŞ BİRLEŞİK DEVRİM MÜCADELEMİZDE YAŞIYOR-SAVAŞIYOR!”

23 Mart 2023

HBDH Baran Serhat Milisleri’nden 3 Noktada Kuruluş Yıldönümü Eylemleri

22 Mart 2023

HBDH-DKP/BÖG Komutanlığı’ndan İmera Fera Yeşilgöz: “Dehak’lara karşı mücadeleye geçelim”

21 Mart 2023

MLKP MK: “Depremi Katliama Dönüştürenlerden Hesap Sormak İçin Newroz Meydanlarına!”

20 Mart 2023

TKP-ML MK: “Öfkemizi Newroz’un İsyan Ateşiyle Birleştirelim!”

20 Mart 2023
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster
  • Açıklamalar
  • Bileşenler
  • KBDH
  • Gençlik
  • Eylemler
  • Birleşik Devrim Dergisi
  • Şehitler
  • Forum
  • MATERYALLER

© 2016 - HBDH.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In