• FORUM
  • İLETİŞİM
10 Ağustos 2022
  • Giriş
Halkların Birleşik Devrim Hareketi
  • Açıklamalar
  • Bileşenler
  • KBDH
  • Gençlik
  • Eylemler
  • Birleşik Devrim Dergisi
  • Şehitler
  • Forum
  • MATERYALLER
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster
  • Açıklamalar
  • Bileşenler
  • KBDH
  • Gençlik
  • Eylemler
  • Birleşik Devrim Dergisi
  • Şehitler
  • Forum
  • MATERYALLER
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster
Halkların Birleşik Devrim Hareketi
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster

Süleymani suikastinin mahiyetini doğru okuyalım / Ege Deniz

18/01/2020
FORUM
0
0
PAYLAŞIM
77
GÖRÜNTÜLEME
Twitter'da paylaşFacebook'da paylaşWhatsapp'da paylaş

Saldırgan ABD emperyalist devletinin 3 Ocak’ta Bağdat Havaalanı yakınında İran’ın ikinci adamı sayılan Kasım Süleymani’yi, Haşdi Şabi’nin Başkan Yardımcısını ve korumalarını insansız hava aracıyla vurmasının ardından çok şey söylendi.

Yapılan analizlerin ve yorumların herbiri bu olayın çeşitli boyutlarına dair bir şeyler anlatıyorsa da, bunların çoğu meseleyi onyıllardır süregelen İran ile ABD arasındaki bölgesel kapışmayla sınırlı bir çerçevede ele aldığı için eksiktir, dolayısıyla yanlıştır. Bu yönde yapılan -ve salt bölge düzeyinde, onunla sınırlı düşünüldüğünde bir yerde anlaşılır olan- değerlendirmelerde hiç değilse olayın zamanlamasına ve niteliğine dair kimi belirlemeler yer alıyor.

Peki ABD’nin bu saldırgan eyleminin arka planında Trump ve kliğinin iç politikada yaşadığı sıkışmaları aşmak hedefinin bulunduğunu, olayın salt bundan ibaret olduğunu belirten görüşlere ne demeli?

“Hakkında açılan azil soruşturmasıyla iç politikada sıkışan Trump’ın seçim hesabıyla hareket ettiği” tezinde ifadesini bulan bu türden görüşlerin indirgemeci ve tek yanlı olduğu besbellidir.

Her şey bir yana karşılığında İran’ın sert tepki göstereceği öngörülebilir olan böyle bir hamlenin içerdiği potansiyel risklerin büyüklüğü düşünülecek olursa, ölçüsüz ve dengesiz davranışlarıyla ünlü Trump ve kliğinin bile böyle küçük bir hesapla bu kadar büyük riski göze alamayacağı ortadadır. Ortadoğu gibi stratejik bir bölgeden başlayarak emperyalist dünyadaki dengeleri alt üst etme olasılığı yüksek böyle saldırgan bir hamlenin bu kadar basit iç politika hesaplarıyla yapıldığını düşünmek fazlasıyla sığ bir yaklaşımdır.

Elbette, Süleymani suikastının Trump ve kliği açısından bu yönden bir getirisi olabileceğinden söz açılabilir. Diğer uçta, benzer şekilde, İran’ın bu saldırıyı fırsat bilip bundan içteki çok yönlü rejim krizini -toplumu ”şeytan ABD” karşıtlığı ekseninde yeniden dizayn ederek- baskılamak/ötelemek için değerlendiğini de söyleyebiliriz.

Ancak bunlar, saldırının ve verilen yanıtın gerçek kapsamına dair pek az şey anlatır. Deyim yerindeyse bunlar “yan ürünler”dir.

Ana mesaj

İran’ın, bölgedeki yayılmacı dış politikasının baş aktörü, bölgede adeta ağsal bir iktidar odağı konumunda bulunan Kasım Süleymani’nin ölümünden sonra İran’da ortaya çıkan infial, ardından gelen misilleme eylemleri ve dünyadaki yansımalarına şöyle bir bakıldığında bile bu çapta bir suikastın öyle iç politikaya yönelik basit hesaplarla gerçekleştirilmediğini anlaşılabilir.
Nitekim, 14 Ocak’ta Stanford Üniversitesi’nde konuşan ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin “Washington’ın rakipleri Çin ve Rusya gibi ülkeleri olası saldırılardan caydırmak için yapılan daha geniş kapsamlı bir stratejinin bir parçası olduğunu” söyleyiverdi!

Suikastın “neden şimdi” yapıldığının yanıtı da içinde olmak üzere ABD’nin bu kapsamda bir saldırıyı gerçekleştirirken esas olarak neyi hedeflediğini ise şöyle özetleyebiliriz:

Emperyalist rakiplerinin ve yerel ortaklarının yaptıkları hamleler sonucu Suriye’de olduğu gibi eli eskiye oranla zayıflayan, kimi yerlerden çekilmeyi ya da işgalci asker sayısını azaltmaya yönelen, Lübnan ya da Irak’taki hükümet krizlerinde olduğu gibi süreçleri artık eskisi kadar kolay yönetemeyen ABD emperyalizmi bu hamlesiyle karşıt emperyalist kamptaki irili-ufaklı hasımları başta olmak üzere bütün dünyaya adeta “Ancak kimse hayale kapılıp yanlış hesaplar yapmasın, ellerimi Ortadoğu’dan çekmiyorum. Ayrıca gerektiğinde dünyanın başka coğrafyalarında da bu türden büyük nokta vuruşları yaparım” mesajını vermiştir!

Irak’ın ABD için vazgeçilmezliği

Öte yandan, Süleymani’nin Bağdat’ta öldürülmesi aynı zamanda Irak’ın ABD için stratejik açıdan önemini koruduğunu, bu ülkeden ve enerji kaynaklarından kolay kolay vazgeçmeyeceğini anlatmaktadır.

Eylemin biçimi ve hedef olarak Kasım Süleymani’nin seçilmiş olması, her şeyden önce, ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik sömürgecilik politikası içinde Irak’ın öncelikli yerine işaret eder. Suriye’den farklı olarak Irak, ABD’nin suikast dahil her şeyi yaparak, korumak zorunda olduğunu hissettiği büyük çıkarlarını anlatır. Diğer şeylerin yanı sıra bu eylem, Irak’ın ABD için vazgeçilmez olduğunu bir kez daha herkese hatırlatmaktadır.

Bu bağlamda Kasım Süleymani suikastının nedeni, 2003’te ABD’nin Irak’ı işgal etme nedeniyle benzerdir. Dolayısıyla bu suikast stratejik akıldan yoksun bir eylem ve karar değil, tam tersine zaten var olan “daha geniş kapsamlı strateji”den beslenen, hedefi açık bir hamledir.

Peki neden şimdi?

Süleymani’ye düzenlenen suikast, Washington-Tahran geriliminin Irak üzerinden giderek daha fazla tırmandığı bir dönemde gerçekleşti. ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesi ve İran’a yönelik azami baskı politikasının ülke ekonomisi üzerindeki ağır tahribatı, İran’ın bölgede ABD-İsrail karşıtı politikasını pekiştirdi.

Bu bağlamda Tahran’ın stratejik derinliğinin bir parçası olarak gördüğü, diğer taraftan ekonomik yaptırımları aşmak için özel önem atfettiği Irak’ta “IŞİD’le mücadele” sonrası döneme ötelenen İran-ABD gerilimi son aylarda tırmanışa geçti.

2019’un son günlerinde İran’a yakın Haşdi Şabi güçlerinin düzenlediği roket saldırısı bir ABD personelinin ölümüne ve altı Amerikan askerinin yaralanmasına yol açtı. Bunun üzerine ABD, Kataib Hizbullah’a ait Anbar Üssü’nü vurarak misilleme gerçekleştirdi. Saldırıda 25 milis ölürken, 55 milis de yaralandı. Bu saldırıda ölenler arasında İran Devrim Muhafızları Hava Kuvvetleri Komutanı General Emir Ali Hacızade’nin olduğu yönündeki spekülasyonlar daha sonra komutanın Tahran’da görüntülenmesiyle son buldu. 2019’un son gününde ise ABD’ye yönelen öfkeyle birleşik Bağdat’taki Amerikan Büyükelçiliği önünde 1979’da Tahran’da Rehine Krizi’ni anımsatan protestolar yaşandı. Kataib Hizbullah’ın destekçileri personeli boşaltılmış elçilik binasını basarken, ABD Başkanı Donald Trump yaşananlardan İran’ı sorumlu tuttu. Ardından 3 Ocak’taki suikast gerçekleştirildi.

2000’lerin başında özellikle Irak’ta, İran destekli ABD karşıtı gösterilerin sıkça yaşandığı günlerde Amerikalı komutanlar ve istihbarat yetkililerinin “İran’ın Irak’taki adamı” olan Süleymani’yi öldürmeyi tartıştığı basına yansımıştı. Ancak böyle bir hamlenin dünyada ve bölgede yaratacağı kargaşa, Amerikan askerlerine, üslerine ve müttefiklerine karşı oluşturacağı tehdit ve risklerin bu fikre engel olduğu da söyleniyordu.

Beri taraftan, Nisan 2019’da Trump yönetimi İran ordusunun bir parçası olan Devrim Muhafızları’nı “terör örgütü” olarak ilan etmiş ve ABD’li yetkililer “bölgede Amerikan güçleri ve İran askerleri arasında bir karşılaşmayı her zamankinden daha fazla mümkün kıldığı” yönünde ifadeler kullanmıştı.

Fakat ABD’nin doğrudan Kasım Süleymani’yi hedef alması ve öldürmesi ciddi riskler içerdiği için atılması zor bir adımdı. Gene de bu hamle yapıldı çünkü bölgedeki emperyalist hegamonyasını korumakta zorlanan, irtifa kaybeden ABD’nin, Rusya-Çin eksenli emperyalist kampın hamleleri karşısında özellikle Irak’tan güçlü bir yanıt verilmesinin zorunlu hale geldiği noktaya gelinmişti.

Belirtilenlerden dolayı, her ne kadar savaş riskini -bölge çapında ve giderek diğer coğrafyalara da sıçrayacak şekilde- artıran bir niteliği (ki bu suikastı Birinci Dünya Savaşı’nı tetikleyen suikasta benzetenler çok oldu) olsa da ABD bu hamlesini İran’la doğrudan ve topyekün savaşı dıştalayacak şekilde kurguladı. Benzer şekilde İran da böyle bir savaşa girmeye hazır olmadığını hissettiren tutumlar geliştirdi. Tarafların, gerilimi ve çatışmayı kontrollü seviyede tutmaya çalışmalarının diğer önemli sebebinin olası devrimlerden, devrimci kalkışmalardan duyulan korku olduğunu belirtmeden geçmeyelim!

Suikastın ardından dünya kamuoyunda artan ABD ile İran arasında bir savaş çıkacağı beklentisi bu nedenlerle şu ana kadar gerçekleşmedi. Öncesinde yüksek perdeden tehditler savurup “13 farklı intikam senaryosu üzerinde çalıştığını” iddia eden İran, Irak’taki iki Amerikan üssüne -Irak Başbakanı Abdülmehdi gibi ABD’yi önceden uyaracağı açık olan bazı kulaklara önceden fısıldadığı- gaz alma yönü ağır basan ‘erken uyarılı bir füze saldırısı’ düzenlemekle yetindi şimdilik. Bu belki ne İran’ın iddia ettiği ölçüde yıkıcı bir yanıttı ne de ABD’nin göstermeye çalıştığı kadar hafif bir fiskeydi. İran’ın toplam 22 füzeyle Amerikan üslerini vurabilmiş olması bile askeri açıdan -İsrail’in de keyfini kaçıracak- bir yanıt özelliğine sahip.

İlk raundun bu şekilde kapanması bu kapışmanın yatıştığı anlamına gelmiyor kesinlikle. Doğrudan ya da vekil güçler aracılığıyla yapılacak askeri hamlelerden destabilizasyon faaliyetlerine kadar her yol ve yöntem bundan sonra vites büyütmüş olarak denenecektir. Nitekim 14 Ocak’ta İran’ın ABD üslerine yine füze fırlattığı ve ama -ABD’li yetkililerin açıklamasına göre- askeri üssün 2 kilometre uzağına düştükleri basına yansıdı.

Karşılıklı sınırlı ve kontrollü hamleler bu şekilde zamana yayılarak da olsa sürdürüleceğe benzemekle birlikte, ABD saldırganlığının bölgede -ve giderek diğer coğrafyalara da yayılabilecek- topyekün savaşların tetiklenmesi riskini büyüteceği akılda bulundurulmalı.

Bu noktada, özellikle bölge halkları açısından yıkıcı sonuçları olacak böyle bir savaş tehlikesine karşı hazırlıklı olunmalı; diğer taraftan, çubuğu ABD saldırganlığına büken ama aynı zamanda tutarlı bir antiemperyalizm çizgisinde ve halkların kardeşliği temelinde devrimci alternatifin büyütülmesi ekseninde ısrar eden bir tutumun içerisine girilmeli.

Önceki Yazı

Birleşik direniş saflarına, ortak mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz

Sonraki Yazı

Efrîn’le dayanışmak halkların görevidir

HBDH

HBDH

Sonraki Yazı

Efrîn’le dayanışmak halkların görevidir

HBDH’dan Türkiye Futbol Federasyonu YK üyesi Hasan Akıncıoğlu’na eylem; Hepsi hedefimizdedir

SON EKLENENLER

HBDH Erhan Doğan Milisleri: “İstanbul/Gaziosmanpaşa’da, AKP Gençlik Kolları üyesi faşist Fahrettin Dündar, milislerimizin hedefi oldu”

10 Ağustos 2022

HBDH Sinan Dersim Milisleri: “5 Ağustos günü Amed-Silvan otoyolunda zırhlı araca saldırı gerçekleştirdik”

8 Ağustos 2022

HBDH Mahsum Korkmaz Milisleri: “Amed’de faşist iktidar destekçisi özel şirketin aracına eylem düzenledik!”

7 Ağustos 2022

HBDH Atakan Mahir Milisleri: “İzmir/Menemen’de Halk Düşmanı Faşizmin Bekçilerini Vurduk!”

6 Ağustos 2022

HBDH Ahmet Kesip Milisleri, 15 Ağustos Diriliş Hamlesi’ni selamlamak için, Amed’de uyuşturucu tacirlerine bombalı eylem düzenledi!

4 Ağustos 2022

Hîvron Razmuhi – Faşizme karşı direnişi büyütelim, devrimci savaşı yaygınlaştıralım

3 Ağustos 2022

HBDH Süleyman Cihan Milisleri: “Faşist İktidar Destekçisi Kipaş Kağıt Fabrikasına Eylem Düzenledik”

3 Ağustos 2022
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster
  • Açıklamalar
  • Bileşenler
  • KBDH
  • Gençlik
  • Eylemler
  • Birleşik Devrim Dergisi
  • Şehitler
  • Forum
  • MATERYALLER

© 2016 - HBDH.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In