• FORUM
  • İLETİŞİM
10 Ağustos 2022
  • Giriş
Halkların Birleşik Devrim Hareketi
  • Açıklamalar
  • Bileşenler
  • KBDH
  • Gençlik
  • Eylemler
  • Birleşik Devrim Dergisi
  • Şehitler
  • Forum
  • MATERYALLER
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster
  • Açıklamalar
  • Bileşenler
  • KBDH
  • Gençlik
  • Eylemler
  • Birleşik Devrim Dergisi
  • Şehitler
  • Forum
  • MATERYALLER
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster
Halkların Birleşik Devrim Hareketi
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster

BİRLEŞEN, BÜYÜYEN VE SÜREKLİLEŞEN KADIN ÖZ SAVUNMA MÜCADELESİ KAZANACAKTIR!

Klasik erkek egemenliği zaten vardır, bir de yıllardır Kürt halkına, Özgürlük Hareketine karşı yürütülen savaş, Kürdistan'da gelişen Kadın Özgürlük Hareketine karşı savaş, bu politikaları daha da derinleştirmiştir.

21/11/2017
Açıklamalar, Kadınların Birleşik Devrim Hareketi, Özel
0
0
PAYLAŞIM
553
GÖRÜNTÜLEME
Twitter'da paylaşFacebook'da paylaşWhatsapp'da paylaş

 

Yaşanan kadın şiddetinin dünyamızı artık yaşanmaz hale getirdiği çok ağır ve riskli günleri yaşıyoruz. 21. yüzyıl gibi insan aklının uzayı ve atom altı parçacıkları keşfettiği ve fethettiği bir çağda, egemen erkeğin kadına, iktidarların topluma, güçlü insanın güçsüz insana, zenginlerin işçiye, emekçiye, köylüye ve yozlaşmış insan yaşam tarzının doğaya zulüm etmede sınır tanımadığı olaylara tanık oluyoruz. Tabii burada özellikle de kadın üzerinde sistematik ve evrensel uygulanan şiddetin çözümlenebilmesi önemli bir rol oynuyor. Aslında kadın üzerinde uygulanan şiddet, tüm baskıcı, hiyerarşik, sömürücü şiddetlerin de kördüğüm haline geldiği noktadır. Bu nedenle bu şiddetin odaklandığı kördüğüm noktasından çözebilmek, buradan mücadeleyi derinleştirerek yaygınlaştırabilmek çağımızda çok önemli bir boyut kazanmıştır. Kadına karşı şiddet evrenseldir, mücadelesi de evrensel olmak durumundadır. Tabii ki yerelden kendini güçlü, sağlam örgütleyerek, kendi evinden, sokağından, mahallesinden, şehrinden, köyünden, okulundan, iş yerinden, fabrikasından başlayarak kar topu gibi kendini büyüten ve evrenselleştiren bir örgütlenme ve mücadele sarmalı haline gelmelidir ki bu gidişata bir dur diyebilsin ve daha da ötesi yaşanılabilir özgür bir dünya yaratabilsin.

Özellikle de Ortadoğu, Türkiye, Kürdistan bu çelişkinin en çok yaşandığı alanlardandır. Sömürgecilik her zaman yoğunlaşmış erkek egemenliğine ihtiyaç duyar. Sömürgeciliğin, faşizmin ayakta durmasının temel ayağı tabanda, yerelde egemenleşmiş erkek kimliklerini yaygınlaştırma ve bir de bu zihniyeti sürekli diri tutma, meşru göstermedir. Bu olmadan sömürgeci yapıların, faşizan iktidarların ayakta durması mümkün değildir. İşte bu tabandaki mikro erkek iktidarcıkları makro devlet faşist sistemlerini, sömürü mekanizmalarını, şiddet ruhunu ve sistemini muazzam besler, yürütür, sürükler. Tarihin hem ilk neolitik kadın eksenli sistemlerinin geliştiği, hem de ilk uygarlıkçı, sömürücü erkek egemen devletçi sistemlerinin geliştiği bu coğrafya, bu yanlarıyla muzzam bir çelişki yumağıdır. Yaşanan bu yoğun çelişki, çağımızın kapitalist modernitesinin sermaye, ulus-devletçilik ve endüstriyalizminin eklemiş olduğu yeni çelişkilerle birlikte daha da ağırlaşmış, emek sömürüsü, beden sömürüsü, kadın sömürüsü, çocuk sömürüsü, doğa sömürüsü her çağdan daha fazla artmıştır. Kapitalist, ulus-devletçi ve endüstriyalist faşist sistemler, bu yoğunlaşan çelişki ortamında sosyal yaşam alanında erkeği kadın üzerinde daha fazla hak sahibi yapmayı esas alırlar. Kadına karşı şiddeti çeşitli biçimlerde daha da teşvik ederler. Kadını salt bir cinsel nesne haline getirerek kullanıp atılacak, öldürülecek, yakılacak bir ceset kimliğinde erkeğin hafızasına yerleştirerek kadın katliamlarına davetiye çıkartırlar, teşvik ederler. Bu, sistematik bir politikadır, öylesine rastgele gelişen şiddet olayları kesinlikle değildir.

Türkiye’de AKP faşist diktatörlüğü, tek adam denilen rejimiyle birlikte bu durumu daha da meşrulaştırmakta, normalleştirmektedir. Halklara, işçilere, köylülere, devrimci-demokrat, muhalif kesimlere yönelik faşist baskılarını yoğunlaştırırken, kendisine bir kaldıraç gibi kuvvet veren kadının geleneksel sömürülen rollere mahkum edilmesi ve kadın katliamlarıdır. AKP özünde bitmiş bir iktidardır, ancak ona nefes veren bir kaç boyut vardır. Bunların içinde en önemli boyut, yaşamın her alanında kadın iradesinin bitirilmesi, kadın sömürüsünün ve şiddetinin derinleştirilmesi, bunun için de mevcut egemen erkekliğin daha da kışkırtılması, meşrulaştırılmasıdır. Kadının sesinin kesilmesi, kadın gülüşlerinin acı çığlıklarına dönüştürülmesi, kadın emeğinin sonuna kadar sömürülmesi, ev içinde iliklerine kadar sömürülmesi, annelik duygusunun ahlaksızca kullanılması, bedeninin her parçasının ve özellikle de cinselliğinin hem pazarda rant konusu haline getirilmesi ve hem de utanç konusu yapılarak giyimine her düzeyde karışılması, aşağılanması, ev içine haps edilmeye çalışılması vs., biten AKP faşizminin erkekliği kışkırtarak kendini ayakta tutma çabalarından başka bir şey değildir. Erkek egemenliği kadın üzerinde faşizan bir düzeydedir, yaşamın her anına, her alanına girmiş, yerleşmiş ve sürekli saldırmaktadır, soluk aldırmamacasına saldırmaktadır.

Evet, bu saldırılar yoğunlaşmıştır, çünkü karşısında bir de gözü açılan, bilinçlenen, örgütlenen ve öz savunmasını yapan, sokaklara çıkıp hakkını arayan bir kadın gerçekliği var. Kürdistan’da kadın ordulaşma mücadelesi ve bunun uzun yıllara varan sürekliliği, kadınlarda büyük bir güvene yol açmıştır. Yaşamın kadın aleyhinde gelişen dengesizliğine karşı bir güç olarak açığa çıkmış, ideolojik, politik, örgütsel ve eylemsel güçlenen Kürt kadınlarının örgütlülüğü ve diğer yandan da Türkiye’de gelişen devrimci mücadelenin, yine feminist kadın hareketlerinin geliştirdiği mücadele değerleri, çok önemli bir kadın özgürlük aydınlanmasına yol açmıştır. Bu kadın aydınlanması, kadınların giderek daha fazla örgütlenmesini, öz güven oluşturmayı ve eylemselleşmeyi geliştirmiştir. DAİŞ’e karşı yürütülen başarılı kadın savaşçılığı süreci ise bu öz güveni zirveleştirmeye doğru götürmüştür. Bunlar geliştikçe AKP’nin Erdoğan damgalı faşist erkek zihniyeti de zirveleşmiş, kadında gelişen bu iradeye karşı korkunç, daha önce eşi görülmemiş biçimlerde bir saldırı sistematiği, işkence uygulamaları gündeme gelmiştir. Üstelik de herkesin gözünün içine baka baka.

İstatistikler korkunç düzeylerdedir, özellikle de son yıllarda. Kadın cinayetleri, intihara sürükleme, ucuz emek sömürüsü, eve haps etme, fuhuş, genç kadınları uyuşturucuya alıştırma, sokakta şiddet, işkence, gözaltı ve soruşturmalarda taciz-tecavüz olayları, kadının bedeninin utanç konusu haline getirilmesi, gülmesinin ahlaksızlık olarak lanse edilmesi, sıkça görülmeye başlanan kız ve erkek çocuklarının bedenlerine saldırı, tecavüz olayları AKP iktidarı boyunca felaket boyutlara ulaşmıştır. Toplum bu biçimiyle korkunç bir kirlenmeyi, zehirlenmeyi yaşamaktadır. Bir toplumun ana damarları olan kadınlar, gençler ve çocuklar, bu biçimiyle sürekli bir saldırı altında tutularak toplumsal yaşam zehirlenmektedir, yaşanamaz hale gelmektedir. Topluma, kadına, gençlere ve çocuklara karşı süreklileşmiş bir savaş söz konusudur. Kadın kırımı, toplum kırımının temel bir politikası olarak devlet, hükümet tarafından uygulanmaktadır. Tam bir özel savaştır bu. R.T.Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan “karımdan daha fazla Ensar Vakfı Derneği’nin Başkanı’nı görüyorum” diyordu, Ensar Vakfı da bilindiği gibi çocuklara taciz, tecavüz, beyin yıkama rolü oynayan bir kuruluş. Yine Erdoğan’ın kadınlar için üç çocuktan on beşe varan çocuk yapma talimatı, irdelenmesi gereken faşizan bir politikadır. Aynı zamanda klasik egemen erkek üslubu, edası, küfür ve kabadayı kültürü, sokaktaki erkeğe model olmakta, erkek şiddetini korkunç tırmandırmaktadır. Müftülük yasası diye çıkartılan egemen erkek dostu, kadın düşmanı yasa, kadını mağdur bırakmakta, her türlü hukuksuzluğa kucak açmaktadır. Bir yandan küçük yaşta çocukların başlarının bağlanması ve iradesizleştirilmesi süreci yoğunlaşırken, diğer yandan erkek için çok eşliliğin önü muazzam açılmaktadır. Yine iktidar partisinin açıktan ve çok normalleştirici bir biçimde kadına düşmanlık temelinde kullandıkları sözler, geliştirdikleri politikalar, ortaya koydukları modeller ile kadın düşmanlığının, çocuk düşmanlığının, insanlık düşmanlığının bilinçli ve sistematik politikalarla yürütüldüğünü çok iyi görüyoruz.

Klasik erkek egemenliği zaten vardır, bir de yıllardır Kürt halkına, Özgürlük Hareketine karşı yürütülen savaş, Kürdistan’da gelişen Kadın Özgürlük Hareketine karşı savaş, bu politikaları daha da derinleştirmiştir. Özünde özgürlük iradesini kıramadıkça, yenemedikçe kendi içinde daha da yozlaşan, kirlenen, zehirlenen bir süreç yaşanmaktadır. Devletin Kürdistan’da yürüttüğü savaşın kendisi, kadına ve topluma karşı yürüyen bir savaşa dönüşmektedir. Gelişen iradeyi, tecavüz ve öl-öldür politikalarını yaygınlaştırarak kadınları, gençleri ve çocukları daha da iradesizleştirerek yok etmek istemektedir. Savaşta kıramadığı iradeyi, yaşamda kırmaya çalışmaktadır. Ancak bu politikalar Kürdistan’la sınırlı kalmamakta, aynı coğrafyayı birlikte yaşam kültürü ile soluyan tüm halklar bu politikalardan fazlasıyla nasibini almakta, son hızla kirletilmektedir. Devlet ve bu devletin şu andaki görünür yüzü olan mevcut AKP iktidarı, şiddeti her alanda, özellikle de kadın ve çocuk üzerinde yaygınlaştırarak kendini ayakta tutmaya çalışıyor. Tam bir şiddet sarmalı biçimindedir.

Bu şiddet sarmalı kadınlardan başlayarak topraklarımız üzerinde yaşayan tüm kimlikleri, tüm farklılıkları hem fiziki olarak ve hem de ruhsal olarak, renk olarak, kimlik olarak yok ediyor, silikleştiriyor. Şimdi kadınların daha büyük bir farkındalık yaratarak, bilinçlenerek örgütlenmesinin, mücadele etmesinin ve öz savunmasını gerçekleştirmesinin zamanıdır. Öz savunması olmayan kadınlar, her zaman gelişen ve günümüzde daha da derinleşen egemen erkek şiddeti karşısında hep mağdur olacaklardır, ölüm, tecavüz, işkence, dayak, cinsellik ve sömürü nesnesi olacaklardır. Bu, kadın cinsi adına da kabul edilmezdir, toplum adına da, insanlık adına da kabul edilmezdir. Mikro iktidar olarak sokaktaki egemen erkeğin kadına karşı uyguladığı her türlü şiddet karşısında da, makro iktidar olarak devletin ve hükümetin kadına karşı sistematik uyguladığı tüm politikalar karşısında da büyük bir duyarlılık ve ciddiyetle karşı çıkılmalı, çok çeşitli örgütlenmeler oluşturularak tüm bunlara cevap olunmalıdır. Çeşitli gelişen olaylar ve durumlar karşısında esnek, çeşitlilik arz eden örgütlenmelerden kalıcılaşan örgütlenmelere kadar geniş bir yelpazeden kadın örgütlülükleri oluşturmalıyız ve yine öz savunmamızı çok zengin ve yaratıcı bir biçimde geliştirmeliyiz. Meşru savunma hakkını sonuna kadar kullanmalı ve kimsenin kadınlar üzerinde böyle onursuzca oyunlar oynamasına, düşürmesine, iradesizleştirmesine izin vermemeliyiz.

OHAL’in Türkiye’yi doğusundan batısına  çekilmez hale getirdiği bu süreçte, en fazla kadınlar sokaktaydı, en fazla kadınlar muhalif güç olarak aykırı seslerini haykırdılar. Bunlar gerçekten de yaşamın erkek faşizmi tarafından bitirilemeyeceğinin, tek renkleştirilemeyeceğinin, ne yapılırsa yapılsın kadın iradesinin diz çökmeyeceğinin çok önemli ve anlamlı yansımalarıdır. Oldukça güç, moral ve umut vermektedir. Ancak bu kadar yoğunlaşmış ve yaygınlaşmış erkek egemen şiddeti karşısında daha yapılacak çok işimiz var, ulaşmamız gereken çok kadın var. Kadın hareketleri olarak daha politik, daha örgütlü ve daha hızlı eylemselleşen ve öz savunmasını yapan bir yüksek düzeyi yaratmak gibi bir görevimiz, sorumluluğumuz var. Bu nedenle şimdiye kadar yapılanları daha da büyütmemiz gerekir. Bunun için de gücümüzü daha ortaklaştırmamız gerekmektedir. Kadınların Birleşik Devrim Hareketi olarak bizlerin örgütlenmesinin en temel gerekçelerinden biri de zaten bu olmaktadır. Bu temelde bizler de bu tarzdaki örgütlülüğümüzü büyütmek ve erkek egemenliğine daha büyük darbeler vurmak gibi bir yaklaşım içindeyiz. Bunun için bu 25 kasım vesilesiyle Türkiye ve Kürdistan’da, kadın duyarlılığı olan ve egemen erkek faşizmine karşı mücadele kararlılığı içerisinde olan tüm kadınları ve tüm kadın örgütlenmelerini ortaklaştırmaya ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Birlikte örgütlenir ve birlikte mücadele edersek, ortak aklı, ortak ruhu ve ortak mücadeleyi büyütürsek, bu egemen erkek sistemi yenebilir ve bu kutsal topraklara demokrasiyi, eşitliği, kadın ve erkek özgürlüğünü, çocuklar için güzel bir dünyayı getirebiliriz. Bunun anahtarı şimdi biz kadınların ortak örgütlenmesi ve mücadelesindedir, öz savunma gücündedir. Öyleyse bu anahtarla özgürlüğün kapılarını açalım ve yaşanılası dünyanın içine girelim.

Türkiyeli devrimci kadınlar olarak birleşik mücadelemizi ne kadar büyütürsek, üç kızkardeş Mirabal kardeşlerin, tarih boyunca erkek egemenliğine karşı yiğitçe mücadele etmiş tüm kadınların, yakın zamanın devrimci kadınları Saraların, Destanların, Mercanların ve tüm devrimci kadınların intikamını alır ve onların yarım bıraktığı özgürlük hayallerini tamamlarız.

Devrimci Selam ve Saygılarımla

Çiğdem Doğu

15 Kasım 2017

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki Yazı

DGH-DGKH’den Ekim Ayı eylem bilançosunu açıkladı

Sonraki Yazı

PKK Merkez Komite üyesi Duran Kalkan ile gençlik üzerine röportaj

HBDH

HBDH

Sonraki Yazı

PKK Merkez Komite üyesi Duran Kalkan ile gençlik üzerine röportaj

‘Öz savunma gücümüzle kadın özgürlüğünü geliştirelim’

Tartışmaya katılmak için giriş yapınız

SON EKLENENLER

HBDH Erhan Doğan Milisleri: “İstanbul/Gaziosmanpaşa’da, AKP Gençlik Kolları üyesi faşist Fahrettin Dündar, milislerimizin hedefi oldu”

10 Ağustos 2022

HBDH Sinan Dersim Milisleri: “5 Ağustos günü Amed-Silvan otoyolunda zırhlı araca saldırı gerçekleştirdik”

8 Ağustos 2022

HBDH Mahsum Korkmaz Milisleri: “Amed’de faşist iktidar destekçisi özel şirketin aracına eylem düzenledik!”

7 Ağustos 2022

HBDH Atakan Mahir Milisleri: “İzmir/Menemen’de Halk Düşmanı Faşizmin Bekçilerini Vurduk!”

6 Ağustos 2022

HBDH Ahmet Kesip Milisleri, 15 Ağustos Diriliş Hamlesi’ni selamlamak için, Amed’de uyuşturucu tacirlerine bombalı eylem düzenledi!

4 Ağustos 2022

Hîvron Razmuhi – Faşizme karşı direnişi büyütelim, devrimci savaşı yaygınlaştıralım

3 Ağustos 2022

HBDH Süleyman Cihan Milisleri: “Faşist İktidar Destekçisi Kipaş Kağıt Fabrikasına Eylem Düzenledik”

3 Ağustos 2022
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster
  • Açıklamalar
  • Bileşenler
  • KBDH
  • Gençlik
  • Eylemler
  • Birleşik Devrim Dergisi
  • Şehitler
  • Forum
  • MATERYALLER

© 2016 - HBDH.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In