Halkların Birleşik Devrim Hareketi’nin (HBDH) 12 Mart 2016 tarihinde kuruluşunun üzerinden dört yıl geçti. Türkiye ve Kürdistan birleşik devriminin yolunu açan HBDH, yüzlerce eylem gerçekleştirdi. HBDH ve bileşenleri, AKP-MHP faşist ittifakını yıkmak için mücadeleyi sürdürüyor. HBDH’la birlikte gelişen birleşik devrim mücadelesine ilişkin bir röportaj dizisi hazırladık.
HBDH bileşenlerinden Devrimci Komünarlar Partisi / Birleşik Özgürlük Güçleri MYK Üyesi Mustafa Suphi’nin sorularımıza verdiği yanıtlar şu şekilde:
HBDH’ın kuruluşunun üzerinden 4 yıl geçti. Dört yılda nasıl bir mücadele yoldaşlığı gelişti, Bu sürede devrimci mücadelede nasıl bir rol oynadı, ne tür katkılar sundu?
Öncelikle; birleşik devrim mücadelesi içerisinde, 4’üncü kavga yılını geride bırakıyoruz. Geride bıraktığımız 4 kavga yılında, bu mücadelede şehit düşen birçok yoldaşımız oldu. Sözlerime başlarken bu yoldaşlara bağlılığımızın altını güçlü şekilde çizmek isterim. Ulaş, Delal, Mehmet, Aynur, Atakan, Nubar, Baran, Taylan ve Mercan yoldaşlar, HBDH çalışmasında kuruluş sürecinde ve sonrasında yönetim düzeyinde görev almış yoldaşlardır. Bu yoldaşlar ve Birleşik Devrim mücadelesinde şehit olan bütün yoldaşlar, bizlere yol göstermeye devam etmektedir.
HBDH, Türkiye ve Kürdistan devriminin ortak mücadelesi açısından önemli bir mevzidir. Bu mücadele ortaklığı, basit bir güç birliği değil birleşik devrim mücadelesinde yoldaşlaşma şeklinde gelişmiştir. Hem ülke içerisinde işçi sınıfı ve emekçiler nezdinde hem de faşist iktidar nezdinde yarattığı etki büyük olmuştur. Devrimci güçler açısından HBDH’ın ilanı büyük moral yaratırken, faşizm cephesinde büyük korku yaratmıştır. AKP-MHP medyası, HBDH’ı sürekli hedef alarak onun mücadelesini önemsizleştirmeye ve yarattığı değerleri küçültmeye çalışmaktadır.
HBDH kuruluşundan itibaren Türkiye ve Kürdistan metropollerinden Kürdistan ve Türkiye dağlarına kadar geniş bir mücadele alanında Birleşik Devrimci Savaşı hayata geçirdi. Bu yönüyle geride bıraktığımız 4 yıla baktığımızda, faşizme karşı önemli bir direniş seçeneği oldu.
Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimcilerin yoldaşlaşması içinde önemli bir mücadele mevzisi oldu. Kürt halkına dönük faşist rejimin saldırıları arttıkça, birleşik devrim güçleri onun karşısında Kürt halkıyla omuz omuza birleşik devrim bayrağını yükselttiler.
‘HBDH KALICI VE SÜREKLİ BİR STRATEJİK İTTİFAKA DÖNÜŞMÜŞTÜR’
Bugün faşizm bütün teknik olanakları kullanmasına rağmen birleşik devrim güçlerini yenilgiye uğratamamaktadır. Elbette başta belirttiğim gibi, önemli şehitlikler olmuştur ancak bu arkadaşların ölümsüzleşmesi saflarda moral bozukluğu değil mücadeleyi daha güçlü sahiplenme yaratmıştır.
Elbette HBDH öncesinde de, Kürt özgürlük hareketi ile Türkiyeli devrimci örgütler arasında çeşitli ittifak ve güç birliği çalışmaları olmuştu. Ancak HBDH ile birlikte bu ilişki kalıcı ve sürekli bir stratejik ittifaka dönüşmüştür.
Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında faşizme karşı oluşan Birleşik Devrim pratiği faşizm cephesinde büyük korku yaratmıştır. Faşizm, Birleşik Devrim mücadelesinin yaygınlaşmasından büyük korku duymaktadır. Bu sebepten mücadele yaygınlaşmadan onu boğmayı, boğamadığı noktada zayıflatmayı hedeflemektedir. Bütün propaganda faaliyetinde HBDH güçleri, özel olarak hedef alınmaktadır. Özellikle Kürt özgürlük hareketiyle yan yana duran güçlere dönük kapsamlı bir saldırı pratiği izlenmektedir. Aynı zamanda HBDH mücadelesini zayıflatmaya dönük bir karşı propaganda, faşist medya tarafından yaygın şekilde kullanılmaktadır. Toparlarsak, 4 yıllık mücadele HBDH saflarında ciddi tecrübe biriktirmiştir.
‘HBDH KENDİNİ ÖRGÜTLEDİKÇE ANTİFAŞİST İTTİFAK DAHA GÜÇLENMİŞ OLACAK’
HBDH’ın faşizme karşı birleşik mücadele şiarı nasıl bir karşılık buldu?
HBDH’ın faşizme karşı birleşik mücadele şiarı, işçi sınıfı ve emekçiler cephesinde büyük heyecan yaratmıştır. Kuruluş ilanının Türkiye ayağını 12 Mart 2016 tarihinde İstanbul Gazi Mahallesi’nde yapan HBDH, özellikle metropollerde işçi ve emekçilerden büyük ilgi görmüştür.
Uzun zamandır dağınık ve parçalı olan Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimcilerin yan yana gelip Birleşik Devrim mücadelesine omuz vermesi, devrimci kamuoyunda da büyük ilgi yaratmıştır. Elbette bu alanda oluşan olumlu havanın yanı sıra faşizm cephesinden yürütülen kara propaganda ve karşı devrimci operasyonlar HBDH’I hedef almıştır.
Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimcilerin yan yana gelerek birlikte mücadele etmesi faşizmin en büyük korkularından biriydi. Bu sebepten HBDH bileşenleri, faşizm tarafından özel olarak hedeflenmiştir.
Birleşik Devrim Hareketi kendini örgütledikçe ve faşizme karşı daha etkili eylemlere imza attıkça, onun hedefi olarak antifaşist ittifak daha güçlenmiş olacaktır.
‘EYLEMLERİMİZ BİRLEŞİK DEVRİM MÜCADELESİNİ DOSTA DÜŞMANA KANITLADI’
Geçtiğimiz yıl boyunca birçok merkezde gerçekleşen HBDH eylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
HBDH geçtiğimiz yıl içinde birçok eyleme imza attı. Özellikle bu yönde bir pratikleşme, faşizmin bütün kuşatma ve engelleme çabalarına rağmen büyük başarıdır. Gerilla alanlarından metropollere kadar genişletilen mücadele aslında, faşizm karşısında Birleşik Devrim mücadelesinin mümkün olduğunu dosta düşmana kanıtlamış oldu.
HBDH tarafından gerilla alanlarında örgütlenen eylemlerle faşist T.C. ordusu hedeflenirken, metropollerde faşizmin Kürdistan’da yürüttüğü savaşı doğrudan ve dolaylı destekleyen kesimler hedef alındı. Bu eylemlerle faşizmin Kürt özgürlük mücadelesini ve birleşik devrim mücadelesini sınır dışında karşılama pratiği boşa düşürülmüş oldu. Aynı zamanda metropollerde yapılan eylemlerle faşizmin kirli savaş politikalarını destekleyen kişi ve kurumlar hedef alındı. Bu eylemler işçi ve emekçiler cephesinde heyecan yaratırken faşizm cephesinde korku ve tedirginlik yarattı.
Rojava devrimine dönük işgal saldırıları karşısında da HBDH bileşenleri, Rojava devrimi ile omuz omuza enternasyonalist dayanışmayı büyüttüler. Faşizmin işgal saldırıları karşısında Kürt halkının kazanımlarını savunarak enternasyonalist devrimciliğin dünya planındaki mücadele tarihinde yeni kahramanlıklar yarattılar.
Yürütülen bu mücadeleler içerisinde, şehit ve tutsak düşen yoldaşlarımız oldu. Bu yönüyle bu mücadelenin gelişip büyümesinde bu yoldaşların katkısı büyüktür. Faşizmin saldırıları karşısında onu her yerde hedef alan bir mücadele pratiği içinde olmaya devam etmeliyiz.
‘KADINLAR FAŞİZME GÜÇLÜ BİR DİRENİŞLE KARŞI KOYMAKTADIR’
HBDH kadın özgürlük mücadelesinde kendisine nasıl bir misyon biçiyor. Biraz bu temelde çalışmalardan bahseder misiniz?
HBDH çalışmaları sonuç olarak işçi sınıfı, emekçiler, kadınlar ve gençleri örgütlemeyi ve onları faşizme karşı silahlı mücadeleye sevk etmeyi hedeflemektedir. Kadınlarda ezilen cins olarak toplumun önemli bir mücadele dinamiğidir. Erkek egemen sistemin geldiği yeni evre olan patriarkal kapitalizmle olan ilişkisi, kadın özgürlük mücadelesi ile faşizm arasındaki çelişkileri daha da keskinleştirmektedir.
Faşizm ideolojik olarak erkek egemen zihniyete sahiptir. Kadınların her türlü özgürlük ve adalet talebinin karşısındadır. Özellikle AKP-MHP faşist iktidarı, işgal ve savaş politikalarına yöneldikçe erkek egemen söylem daha fazla ön plana çıkmaktadır.
Bütün bu olumsuz tablo içerisinde, HBDH’ın kuruluşuyla birlikte kadın mücadelesinin bir ihtiyacı olarak Kadınların Birleşik Devrim Hareketi (KBDH) de kuruldu. Bu yönüyle KBDH’ın kuruluşu önemli bir gelişmeydi. Aynı zamanda birleşik devrim mücadelesinin önemli dinamiklerinden biri olan kadınların sürece dönük aktif örgütlenmesiydi.
Ülke içerisinde yaşanan gelişmeler düşünüldüğünde artan kadın eylemleri, faşizmin bütün yasaklama ve engelleme çabalarına rağmen önemli bir devrimci dinamiktir. Kadın özgürlük mücadelesi, faşizmin yasaklarına karşı direniş zemini olarak kendini her gün yeniden üretmektedir. Burada önemli sac ayakları bulunmaktadır. Örneğin kadın cinayetleri patriarkadan beslenmektedir. Bu yönüyle ona karşı çıkmak, aynı zamanda faşizmin eril zihniyetiyle karşı karşıya gelmeyi zorunlu kılmaktadır.
Yine emek alanında, işçi kadınların yaşadığı sorunlar ve onların kapitalizm tarafından katmerli sömürülüşü önemli bir dinamiktir. Aynı zamanda faşizmin erkek egemen zihniyetle kadınları sosyal hayatın dışına iten yaklaşımı beraberinde kadınların direnişiyle karşılaşmaktadır.
Faşizmin kurmaya çalıştığı toplumsal hayat karşısında, kadınlar güçlü bir direnişle karşı koymaktadır.
‘HALKIMIZ MÜCADELEMİZE KATILMALI BİZLERE GÜÇ VERMELİ’
HBDH’ın işçilere, emekçilere, gençlere, kadınlara çağrısı nedir?
İşçiler, emekçiler, gençler ve kadınların, Birleşik Devrim mücadelesine en güçlü şekilde katılması hedefimizdir. Bu temelde onlara çağrımız Birleşik Devrim mücadelesine katılmalarıdır. Faşizmin sonu getirecek olan işçi, emekçi, kadın ve gençlerin devrimci eylemi olacaktır.
Bu temelde fabrikada, sokakta, okulda ve yaşamın her alanında faşizme karşı örgütlenmek ve örgütlülüğü birleşik devrim mücadelesine taşımak zorundayız.
Bugün faşist iktidar çok güçlü olduğuna dair bir imaj yaratmaya çalışmaktadır. Devlet askeri, ekonomik ve teknik bütün olanaklarını kullanarak Türkiye ve Kürdistan devrimcilerine saldırmaktadır. İmkanları yetmediği yerde, ABD başta olmak üzere emperyalist güçlerden destek almaktadır. Bütün bu engelleme çabalarına rağmen, Türkiye devrimci hareketinin örgütlenmesi ve gelişmesi engelleyememektedirler.
Tamda bu noktada, tarihsel ve politik haklılığımız devreye girmektedir. Birleşik Devrim mücadelesi tarihsel ve politik olarak haklı bir zemine dayanmaktadır. Bu yönüyle faşizmin yürüttüğü asimetrik savaşta, bizleri güçlü kılan bu haklılık ve bu haklılığın yarattığı moral değerlerdir.
Halkımız bu gerçekliğin bilinciyle mücadelemize katılmalı bizlere güç vermelidir. Bizlerin örgütlülüğü geliştikçe faşizmin sonu yakındır.
‘BİRLEŞİK DEVRİMİN GÜNCEL İHTİYACI; MİLİTAN DİRENİŞ HATTININ ÖRÜLMESİDİR’
Birleşik devrimin bu ortak mücadele üzerinden güncel ihtiyacı nedir?
Birleşik devrimin güncel ihtiyacı cesaretle faşizmin karşısında mücadeleyi yükseltmektir. Bunun en önemli ayağı da militan bir direniş hattının örülmesidir. Faşizm ülke içerisinde devrimci güçlere dönük operasyonlara hız vermektedir. Kürt halkı üzerinde uygulanan devlet terörünün düzeyi, tarihin en yüksek düzeyine ulaşmış bulunuyor.
Sokaklarda insanlar ekonomik kriz ve yoksulluk içerisinde intiharı bir çıkış yolu olarak görmektedir. Burada çözüm birleşik devrim mücadelesini yükseltmektir. Bu açıdan Kürdistan coğrafyasında yoğunlaşan savaş ülkenin batısına taşınmalı ve faşizmin cephe gerisi olarak gördüğü metropoller hedef alınmalıdır.
Aynı zamanda sınıf mücadelesi açısından işçi sınıfı ve emekçiler cephesinde, onların emeğini sömüren kapitalistlerle birlikte faşist rejime karşı hoşnutsuzluk her geçen gün daha da yoğunlaşmaktadır.
Bu temelde metropollerde yürütülen milis eylemleri artırılmalı, aynı zamanda askeri eylemlerle birlikte, siyasi alanda faşizme karşı yaygın propaganda ve ajitasyon faaliyeti yürütülmelidir.
Faşist iktidar, ülke içerisinde ve dışında savaş politikalarının ısrarcı uygulayıcısıdır. AKP-MHP faşist ittifakı, kendi geleceğiyle işgal ve savaş arasında doğrudan bağlantı kurmaktadır.
Gelişmeler göstermektedir ki, faşist iktidar bölge ve dünya çapında istikrarsızlığın önemli kaynaklarından biridir.
Bu iktidarın içine girdiği yayılmacı maceralardan askeri başarısızlıkla çıkması, Türkiye devriminin önünü açacak önemli bir gelişme olacaktır. Bu temelde, faşizmin yıkılışını hızlandıracak bir eylem içerisinde olacağız.
Eğer devrimci güçler, sürece doğru temelde müdahale etmezse emperyalizm ve Türkiye burjuvazisi yeni arayışlar içine girerek kendisini yeniden restore edecektir. Bu yönüyle CHP gibi düzen içi muhalefet odakları ön plana çıkartılarak halkın yükselen muhalefeti eritilmeye çalışılacaktır.
Bütün engellemelere rağmen birleşik devrim mücadelesi gelişip büyümektedir. HBDH bu yönüyle 2020 yılını zafer yılı olarak ön görmeli ve bu temelde faşizme karşı birleşik devrim mücadelesinin düzeyini yükseltmelidir.