Kavganın ve özgürlüğün günü 1 Mayıs’a giderken önce nasıl bir fotoğrafın içinde olduğumuzu görelim. AKP-MHP faşizmi hala seçim sandıklarının peşinden koşuyor; kapı kapı ‘beka’ dileniyor. Ekonomik krizse öyle keskinleşmiş ki; mutfaklar tamtakır kuru bakır halde. Faşist devletin tecrit, baskıcı, katliamcı politikaları tüm muhalif kesimlere dönük artarak devam ediyor. Fotoğrafın diğer yanında ise Fransa, Sudan, Cezayir var; dünyada büyük direnişler, altüst oluşlar yaşanıyor, Türkiye ve Kürdistan’da açlık grevi direnişleri çok önemli. 1 Mayıs’a böyle bir zamanda gidiyoruz. Yani; işçi ve emekçiler, ezilen halklar olarak, yoksulluk ve yoksunlukların orta yerinde ekmeğe aç, temel hak ve özgürlüklerin iyice kısıtlandığı şu günlerde özgürlüğe aç bir şekilde gidiyoruz.
Kadınları bu fotoğrafta daha bir önemle incelemek gerekli. 8 Mart’ta “Kadınlar Birlikte Güçlü” olduklarını haykırarak meydanları doldurdular. 8 Mart sonrasında da iktidarın tekçi, katliamcı, tecavüzcü zihniyetine karşı sık sık sokaklara çıktılar. Ve şimdi sıra 1 Mayıs’ta. Bütün bu süreçte hepimiz için en büyük güç kaynağı açlık grevi direnişçileri oldu. Leyla Güven’ in tecrite karşı başlattığı açlık grevi direnişi, faşizme karşı ne olursa olsun güçlü bir karşı koyuşu örgütleyebileceğimizin göstergesidir. Direnişin etkisi sayıları binleri aşan direnişçiler ile, tüm dünyada yayılıyor. Leyla Güven bugün hepimizin umut ve direnç kaynağı olmuştur.
Diyeceğimiz o ki;
Katliamcı tecavüzcü devlet istediği kadar tekçiliği, erkek egemenliğini dayatsın, tacizcileri ve tecavüzcülerini korusun. Bizleri geriletmeyi başaramazlar; sokakları, yaşam alanlarımızı, özgürlüğümüzü elimizden alamazlar. Dilimizi, emeğimizi, bedenimizi onların faşist sapkın iktidarlarına kurban etmeyiz, etmiyoruz. Dişimiz tırnağımızla ürettiğimiz hiçbir şeyi onlar saraylarında daha iyi yaşasın diye altın tepside sunmayacağız.
Bizler, bu özgürlük kavgasını kadınlar olarak en önde, nerede bir direniş mevzisi varsa orada, nerede bir sömürü varsa orada, her şeyimizle sürdüreceğiz. Biliyoruz ki AKP faşist iktidarına yıkıcı darbeyi kadınlar vuracaktır, işçi ve emekçiler vuracaktır. 1 Mayıs bunun günüdür; emeğin, özgürlüğün, eşit, adil, sömürüsüz bir dünyaya açılışın günüdür. Dağlarda ateşlediğimiz silahlarımız, kentlerde özsavunma eylemlerinin önünü açacak öncü çıkışlarımız, sokaklarda kızkardeşlerimizin sloganlarına, zindanlar direnç çiçekleri misali açan ve yaşamı uğruna ölecek kadar sevenlerimizin gülüşlerine karışsın.
Biliyoruz birlikte güçlüyüz.
Biliyoruz zaferimiz birleşik devrim mücadelesinden geçiyor.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın Kadınların Birleşik Devrim Mücadelesi!
KBDH bileşeni DKP/Birlik’ten Ceren Güneş