• FORUM
  • İLETİŞİM
10 Ağustos 2022
  • Giriş
Halkların Birleşik Devrim Hareketi
  • Açıklamalar
  • Bileşenler
  • KBDH
  • Gençlik
  • Eylemler
  • Birleşik Devrim Dergisi
  • Şehitler
  • Forum
  • MATERYALLER
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster
  • Açıklamalar
  • Bileşenler
  • KBDH
  • Gençlik
  • Eylemler
  • Birleşik Devrim Dergisi
  • Şehitler
  • Forum
  • MATERYALLER
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster
Halkların Birleşik Devrim Hareketi
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster

Kalkan: HBDH özeleştirisel yaklaşımın sonucu

25/10/2017
Açıklamalar, Haberler
0
0
PAYLAŞIM
144
GÖRÜNTÜLEME
Twitter'da paylaşFacebook'da paylaşWhatsapp'da paylaş

12 Mart faşizmine karşı direniş yürüten, buna önderlik eden kişilerin, güçlerin böyle bir mücadeleye girişimde, irade kazanmamda, böyle bir bilinç, irade, ruh edinmemde katkıları çok fazla oldu. Bizim idollerimizdi onlar.

Şehadetinin 43. yıldönümünde büyük devrimci önder İbrahim Kaypakkaya’yı saygı ve minnetle anıyorum. İbrahim Kaypakkaya’yı anmak için yapılan etkinliğe katılan herkesi PKK yönetimi adına selamlıyor, demokrasi ve sosyalizm mücadelelerinde üstün başarı dileklerimizi ifade ediyorum. Bu vesileyle İbrahim Kaypakkaya’nın şehadetinden dört yıl sonra aynı gün, Antep’te katledilen Haki Karer yoldaşı da saygı ve minnetle anıyorum. Her ikisi de aynı gün şehit düştüler; aynı güçler tarafından katledildiler. Her ikisinin de birçoğumuz üzerinde büyük emekleri olduğu gibi benim üzerimde de çok değerli emekleri var.

Onlar idollerimizdi

Her ne kadar okul ortamında sol görüşlerle yakınlık duyuyor olsak da, 12 Mart faşizmine karşı direniş yürüten, buna önderlik eden kişilerin, güçlerin böyle bir mücadeleye girişimde, irade kazanmamda, böyle bir bilinç, irade, ruh edinmemde katkıları çok fazla oldu. Bizim idollerimizdi onlar. Mahirler, Denizler, İbrahimler, öyle kritik bir süreçte, faşizmin hamle yapmak istediği bir ortamda, özgür ve kardeşçe yaşamı öngören bir demokratik düzeni oluşturabilmek, demokratik devrimi gerçekleştirebilmek için büyük bir cesaret ve kararlılıkla ileri atıldılar. Türkiye toplumunu, emekçilerini, işçilerini, kadınlarını ve özellikle de gençlerini çok derinden etkilediler.

Ben lise öğrencisiydim. Üniversiteye girmeye dönük hazırlıklarım oluyordu. Yani ilk gençlik dönemindeydim. Devrimci harekete katılmamda 12 Mart faşizmine karşı kahramanca yürütülen bu direnişin etkisi çok büyük oldu. Aynı şekilde Haki Karer yoldaşın da devrimcileşmemde etkisi çok fazladır.

Haki Karer okul arkadaşımdı

Haki Karer okul arkadaşımdı, birlikte öğrenciydik, bizden bir sınıf ilerideydi. Tabii daha çok bilinçliydi, daha çok kararlıydı, daha çok eğitimliydi. 12 Mart faşizmine karşı devrimci hareketler temelinde, devrimci çizgide mücadele etme konusunda bilinçlenme ve kararlaşmama büyük katkısı oldu. Bu temelde bir kere daha her iki büyük devrimci militanı, önderi, kahramanı saygı ve minnetle anıyorum. Amaçlarımızı başarma sözümüzü bir kere daha burada yineliyorum.

12 Mart devrimciliği netleştirdi

Şunu ifade edebilirim: 1970’lerin başı dünyada önemliydi; Türkiye’de, Ortadoğu’da önemliydi. Dikkat edilirse hep yeni başlangıçlar oldu. Türkiye şöyle bir ikilemle yüz yüze geldi: Faşist diktatörlüğe mi gidilecek yoksa demokratik bir Türkiye mi şekillenecek? Böyle bir süreçte işçiler, köylüler, aydınlar ve gençlik -özellikle de yüksek öğrenim gençliği- 1960’ların sonuna doğru, dünyada 1968 devrimci gençlik kuşağının da çıkışının etkisiye, güçlü bir devrimci gençlik hareketi geliştirdi. İşte bu büyük sosyalist hareketin, gençlik hareketinin Türkiye toplumunu tümüyle harekete geçirme ihtimali ortaya çıkınca, bunu önlemek, Türkiye’nin yönünü faşist askeri diktatörlüğe yöneltmek üzere 12 Mart 1971 faşist askeri darbesi oldu. Bu darbe aslında devrimciliği de netleştirdi. O zamana kadar çok değişik örgütlerle, kitle direnişi biçiminde gelişen mücadelenin, 12 Mart saldırganlığı altında devrimci direnişe, devrimci savaşa dönüşmesi gündeme geldi. Devrimci önderler, devrimci militanlar, hareketler burada belirginleştiler, netlik kazandılar.

Kaypakkaya eksiksiz tutum takındı

Bu temelde THKP-C, THKO ve TKP/ML, gerçekten de 12 Mart faşizmine karşı Türkiye’nin demokrasi ve sosyalizme ilerlemesi için büyük bir çıkışı, iradeyi temsil etti. Demokratik Türkiye yürüyüşünü başlattılar. Türkiye’de halkların kardeşçe, özgür yaşamını başlattılar. Devrimci yürüyüşü başlattılar. Gerillayı başlattılar. Kahramanlık çizgisini ortaya çıkardılar. Hepsi de Türkiye’nin her tarafında mücadele etmiş olmalarına rağmen giderek Kürdistan’a yöneldiler, Kürt sorunuyla şu veya bu düzeyde ilgili oldular. Bunlar içerisinde İbrahim Kaypakkaya’nın hem düşünsel hem de pratik yaklaşımı tabii daha çok belirgindi. Dersim’den başlamak üzere Kürdistan’ı devrimci direnişin, gerilla mücadelesinin temel merkezleri olarak gördü, doğru bir biçimde tespit etti. Yine Kürt sorunuyla yakından ilgili oldu, önemli düşünceler ortaya çıkardı, tartışmalar geliştirdi. 12 Mart faşizmine karşı devrimci direniş çizgisinin sapmaz, kahramanca bir yürüyüşünü ortaya çıkardı. Halk çizgisinde, kitle çizgisinde önemli bir ölçü tutturdu. Devrimci kararlılıkta, özgürlük, farklılıklara dayalı eşitlik, demokrasi ve sosyalizm militanlığının takınması gereken tutumu eksiksiz takındı.

İki Türkiye var

45 yıldır biz, aslında bu temelde var oluyoruz, yaşıyoruz. İki Türkiye var: Biri, 12 Mart faşist darbesiyle birlikte kendini çeşitli yönetimler eliyle şekillendirmeye, kurumsallaştırmaya çalışan faşist diktatörlük… Birkaç darbeden daha geçti sonra; şimdi her gün darbe yapar hale geldi, bir darbe mekaniği var. Bir de bunun karşısında demokratik Türkiye var tabii. Zaman zaman gelişen, zaman zaman zayıflayan da olsa, bir demokratik Türkiye gerçeği de tartışma götürmezdir. Bunu Mahirler, Denizler ve İbrahimler başlattı. Biz de PKK olarak bu direnişi esas aldık.

Stratejik müttefiklik

Demokratik Türkiye’yi 12 Mart faşizmi karşısında bu devrimci önderler geliştirdikleri gibi 12 Eylül faşist askeri darbesi karşısında da Kürdistan’da PKK direnişi, önderliği ve gerillası var etti. Önder Apo, kendisini tamamen bu büyük direnişin bir parçası, bir devamı olarak gördü; hareketi bu direnişi Kürdistan’da devam ettirmek olarak tanımladı ve böyle sürdürdü. Her zaman Kürdistan özgürlük mücadelesini Türkiye’nin demokrasi ve sosyalizm mücadelesinin bir parçası olarak ele aldı. Her zaman Türkiye demokratik halk devrimi ile Kürdistan ulusal kurtuluş devrimi, ulusal özgürlük devrimini stratejik müttefik olarak gördü, böyle yaklaştı. Bu temelde de pratikleştirmeye çalıştık. Eksik oldu, fazla oldu; doğrular, yanlışlar yaptık; hata ve eksiklerimiz oldu; ama doğrultunun böyle olduğu tartışmasızdır. Bu temelde büyük bir mücadele yaşadık.

Finali yaşıyoruz

Ne mutlu ki bu devrimci yürüyüş durmadı. Ne mutlu ki, gerillanın silahı susmadı. Ne mutlu ki devrim ateşi sönmedi. Ne mutlu ki özgürlük ve sosyalizm umudu körelmedi. Daha büyük umutlar, daha büyük iradeler ve kavgalar olarak, bu 45 yıl boyunca kesintisiz bir biçimde sürerek bugüne geldi. Şimdi bugün, aslında bir finali yaşıyoruz, diyebiliriz.

HDBH özeleştirel yaklaşımın ürünü

45 yıl uzun bir süre tabii. Bu kadar uzun sürmesinde biz devrimcilerin hata ve eksikliklerinin payı var. Buna özeleştirel bir yaklaşımla yaklaşmalı, nedenlerini bulup düzeltmeliyiz tabii ki. Son zamanlarda böyle özeleştirel bir yaklaşım içinde oluyoruz. İşte Halkların Birleşik Devrim Hareketi’nde Türkiye’nin belli başlı devrimci örgütlerini bir araya getirme, Türkiye toplumuna yeni bir ruh ve umut verme çabamız, kesinlikle böyle bir özeleştirel yaklaşımın sonucu oluyor ve o temelde pratikleşmeyi ifade ediyor.

Bütün hata ve eksikliklere rağmen 45 yıl boyunca mücadeleyi sürdürüyor olmak da önemli tabii. Hata ve eksiklikten ders çıkartırken, 45 yıllık büyük özgürlük, devrim yürüyüşçüsü olmanın da yarattığı büyük bir birikim var. Demek ki büyük bir inanç var, kararlılık var, azim var, cesaret var. Bu topraklar, bu halk, kesinlikle demokrasi istiyor, özgürlük istiyor, farklılıklara dayalı eşitlik içinde kardeşçe yaşam istiyor, başta Kürt sorunu olmak üzere bütün sorunların çözümünü istiyor. Bu istek, bu ihtiyaç işte bizleri hep umutlu kıldı, kararlı kıldı, devrimci ruh ve iradeyle donattı. Böyle büyük bir devrim maratonunun koşucusu olduk.

45 yılın sonucunu alma dönemi

Bugün önemli bir noktaya geldik tabii. Geldiğimiz noktaya sonuç alma dönemi diyebiliriz. Yani 1970’lerin başı başlangıç idiyse, 80’li ve 90’lı yıllar gelişme ve olgunlaşma dönemi idiyse, şimdi içinde bulunduğumuz süreci de 45 yıl önce başlayan faşist diktatörlük – demokratik Türkiye kavgasında sonuca gitme dönemi olarak tanımlayabiliriz.

AKP bu anlamda kendisini anlamlandırıyor, yeni bir kurucu oluyor. 2. Cumhuriyet denilen faşist diktatörlüğün kurucu partisi olmak istiyor. Tıpkı 1930’ların, 40’ların CHP’si gibi kendini tanımlıyor. Ki bu doğrudur da… 12 Eylül faşist askeri darbesini gerçek ideolojik, idari temele kavuşturan AKP oluyor.

Toplum itibariyle de Kürdistan toplumunun, halkının büyük bir fedai halk konumuna geldiği, herkesin gözü önünde. Bu halka sadece şükran duyulabilir. Bir devrim, ancak böyle bir halk desteği bulabilir. Dünyada böyle bir halk desteğine sahip olmuş bir devrim hareketini bulmak, herhalde zordur. Türkiye cephesiyse bu konuda biraz zayıf. Halbuki 70’lerin başında çok güçlüydü. Bu zayıflık bir kader değil, özel savaş sonucunda oldu. Ayrıca devrimci mücadelenin zayıflığı sonucunda böyle bir durum ortaya çıktı. Demek ki mücadele edilirse bu durum da değişebilir; edilmediği için böyle oldu.

Özel savaş yöntemleri uygulandı. Toplum üzerinde gerçekten de beyinleri yıkayacak, parayla satın alacak her şey yapıldı. Baskı ve sömürü en ileri düzeyde uygulandı. Fakat gelinen noktada AKP siyasetini, TC’nin faşist devlet düzenini taşıyacak, kaldıracak düzeyde değil artık bu toplum. Mevcut savaşın yükünü, mevcut baskı ve sömürüyü kaldıracak durumda değil.

Devrimci durum yaşanıyor

Kürdistan’daki özgürlük direnişinin, demokratik öz yönetim direnişlerinin Türkiye devrimci demokratik hareketleriyle ve mücadelesiyle birleştirilmesinin, bu temelde bir birleşik devrim mücadelesinin, devrimci hamlenin sonuç alabileceği, faşist diktatörlüğü yıkarak 45 yıl önce İbrahim Kaypakkayaların başlattığı demokrasi ve sosyalizm yürüyüşünü zafere götüreceği, çok net bir biçimde görünüyor. Biz bu inançtayız. İçinde bulunduğumuz dönemi, ortamı, devrimci durum olarak görüyoruz, değerlendiriyoruz. Her bakımdan… Ve tüm devrimci, demokratik güçlerle, elimizdeki bütün imkanları, kazanımları seferber ederek ortak bir devrimi, birleşik bir devrimi gerçekleştirmek istiyoruz. Bunun için bütün imkanlarımız seferberdir. Yürütülen mücadeleyle ortaya çıkan bütün değerleri, kazanımları halkların kazanımı, devrimci güçlerin kazanımı olarak görüyoruz; devrim için mücadele, sosyalizm için mücadele eden herkesin en ileri düzeyde birlikte, ortak amaçlar doğrultusunda kullanması gerektiğini ve kullanabileceğini belirtiyoruz. Bu temelde bir yoldaşlık, arkadaşlık geliştirmek istedik. Bir süredir birçok devrimci örgütle bu yönlü ilişkilendik. Şimdi tam da zafer kazanacak bir devrim hamlesi yapmanın imkanları, koşulları, siyasi, askeri şartlarının oluştuğu ortamda “Birleşelim, ortak mücadele edip birlikte kazanalım” diyerek Halkların Birleşik Devrim Hareketi’ni örgütledik. Bu büyük bir hareket, önemli bir gelişme… Türkiye’nin belli başlı bütün devrimci hareketlerini aslında içinde taşıyor.

Şimdi önemli olan pratikleşme

Şuna inanıyoruz: Mevcut durumda güçler iyi birleştirilir, usta bir planlamayla pratikleşilirse, 2016 yılında büyük zaferler kazanılabilir. Bunun koşulları var ve doğru olan da bu. Bazı ayrıntılar, teorik, ideolojik farklılıklar bunun önünde bir engel değildir; tam tersine devrimci pratiğin yürütülmesi, bu tür konularda yakınlaşma ortaya çıkarır, doğruları geliştirir. O bakımdan, geçen dönemde hep teorik tartışmalardan pratiğe gitmek istedik; şimdi teorik çalışmalar üzerinde, ideolojik mücadele üzerinde elbette durmalıyız ama devrimciler için gerekli olan pratikleşmedir; AKP şahsında faşist diktatörlüğü yıkacak büyük bir devrim hamlesini cesaretle örgütleyip pratiğe geçirmektir. Biz parti olarak bu görüşteyiz ve Halkların Birleşik Devrim Hareketi’ne de böyle inandık, bu temelde katıldık. Başarılı olacağına inanıyoruz.

MKP’nin gerilla ısrarı önemli

Birçok örgütte bu yaklaşımı gördük, bu ruhu gördük. Bu bizi gayet memnun etti. Bunun için de elbette birbirimizi daha iyi anlayarak, ortak hareket etmek için bir örgütmüşüz gibi birleşmeyi doğru bulduk. Bu çerçevede birleşik devrim mücadelesinde PKK olarak yerimizi alıyoruz. Birleşik devrime güç de katarız; her örgütle olabildiği kadar yakın ilişkileri, birlikte hareketi de geliştirebiliriz.

Zafer bizim olacak

Özellikle İbrahim Kaypakkaya çizgisinden gelen partilerle, örgütlerle de bu çerçevede ilişkiler geliştiriyoruz. TKP/ML’yle de, MKP’yle de… Özellikle şunu söyleyebilirim: MKP’nin gerilladaki ısrarı, direnme kararlılığı önemli. Biz buna büyük değer biçiyoruz. Şimdi daha iyi de anlamaya çalışıyoruz. Şuna da hayıflanıyoruz: Bu kadar süre güçleri birleştirememek, aslında bir eksiklik olmuştur. Neden böyle oldu? Kendimizi bu çerçevede sorguluyoruz. MKP’li dostların da böyle bir sorgulama içinde olduğunu gördük; tartışmalarda da, yazılarda da… Bu bizi gayet memnun etti. Buradan kalkarak geçmişin eksikliğini de gidermek üzere bu süreci, büyük bir birlik ve mücadele süreci olarak görüyor ve böyle geliştirmek istiyoruz. Halkların Birleşik Devrim Hareketi’nde de bunu sağlayacağımıza inanıyoruz. İkili ilişkilerimizde de bunları yapmaya hazırız.

Biz bunun herkese kazandıracağına inanıyoruz. Örgütlere kazandıracak, halka kazandıracak, bir bütün devrimci ve sosyalist harekete kazandıracak. Bizim de amacımız bu. 2016 mücadelesine bu temelde birlikte hazırlandık, birlikte yürüyeceğiz ve birlikte savaşıp kazanacağız. İnancımız, umudumuz bu; kararlılığımız yüksek. Bu temelde savaştıkça zafer bizim olacak, devrimcilerin olacak, emekçilerin olacak, halkların olacak. Bu inançla, bu ruhla, devrim şehitlerini anma toplantısını tekrar selamlıyoruz. İbrahim Kaypakkaya şahsında tüm devrim ve sosyalizm şehitlerini bir kere daha saygı ve minnetle anıyoruz. Şehitlerimiz ölümsüzdür. Yaşasın özgürlük ve devrim mücadelemiz.

  • ANF- PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan’ın Almanya’nın Köln kentinde düzenlenen İbrahim Kaypakkaya’yı anma etkinliğine gönderdiği görüntülü mesajdan alınmıştır.
Önceki Yazı

DKP temsilcisi Ulaş Adalı ile DKP ve Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) üzerine söyleşi

Sonraki Yazı

Türkiye ve Kürdistan devrimlerinin TC oligarşisiyle hesaplaşmasının bir organı olarak HBDH’ta somutlanmaktadır

HBDH

HBDH

Sonraki Yazı

Türkiye ve Kürdistan devrimlerinin TC oligarşisiyle hesaplaşmasının bir organı olarak HBDH’ta somutlanmaktadır

Komünar devrimciliği '71'i aşma çabasıdır!

Tartışmaya katılmak için giriş yapınız

SON EKLENENLER

HBDH Erhan Doğan Milisleri: “İstanbul/Gaziosmanpaşa’da, AKP Gençlik Kolları üyesi faşist Fahrettin Dündar, milislerimizin hedefi oldu”

10 Ağustos 2022

HBDH Sinan Dersim Milisleri: “5 Ağustos günü Amed-Silvan otoyolunda zırhlı araca saldırı gerçekleştirdik”

8 Ağustos 2022

HBDH Mahsum Korkmaz Milisleri: “Amed’de faşist iktidar destekçisi özel şirketin aracına eylem düzenledik!”

7 Ağustos 2022

HBDH Atakan Mahir Milisleri: “İzmir/Menemen’de Halk Düşmanı Faşizmin Bekçilerini Vurduk!”

6 Ağustos 2022

HBDH Ahmet Kesip Milisleri, 15 Ağustos Diriliş Hamlesi’ni selamlamak için, Amed’de uyuşturucu tacirlerine bombalı eylem düzenledi!

4 Ağustos 2022

Hîvron Razmuhi – Faşizme karşı direnişi büyütelim, devrimci savaşı yaygınlaştıralım

3 Ağustos 2022

HBDH Süleyman Cihan Milisleri: “Faşist İktidar Destekçisi Kipaş Kağıt Fabrikasına Eylem Düzenledik”

3 Ağustos 2022
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster
  • Açıklamalar
  • Bileşenler
  • KBDH
  • Gençlik
  • Eylemler
  • Birleşik Devrim Dergisi
  • Şehitler
  • Forum
  • MATERYALLER

© 2016 - HBDH.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In